| Ama işin gerçeği yaptığın evlenme teklifini çok dikkatli düşünmeliydim. | Open Subtitles | .. ولكن حقيقة الأمر هي.. اخذت عرضك علي محمل الجد |
| teklifini kabul edip bu zamanda başka bir şeyler yapacaktım. | Open Subtitles | كنت سأقبل عرضك للاستفادة من هذا الوقت في فعل شيء |
| Teklifin için sağ ol ama ahlaki değer yargılarıma tamamen aykırı bu. | Open Subtitles | أقدر لك عرضك ، لكن هذا يضاد كل خلية أخلاقية في جسدي |
| Şu Teklifin üzerine geldim. Şunu oku ve bana not ver. | Open Subtitles | لقد أخذت عرضك على محمل الجد اقرأ هذا و أعطني رأيك |
| Birisine neredeyse evlenme teklif edip, sonra da o teklifi geri alamazsın. | Open Subtitles | انت لا يمكنك ان تعرض الزواج على احد ثم ترجع فى عرضك. |
| Son anlaşma teklifinizi görüşme amacıyla buluştuklarına inanmak için gerekçelerimiz var. | Open Subtitles | لدينا سبب يدعونا للإعتقاد أنهم كانو يجتمعون ليناقشوا عرضك الأخير للتسوية |
| Teklifiniz hâlâ duruyorsa, Gerçekten kullanabilir miyim Bilirsin işte bıktım zamanı. | Open Subtitles | إذا كان عرضك لا يزال قائما، فيمكني الاستفاده منه لبعض الوقت |
| Çünkü teklifini reddetmek durumundayım. Hâlâ benden korkuyorsun değil mi? | Open Subtitles | لأنني يجب أن ارفض عرضك انت لاتزال تخافني اليس كذلك؟ |
| teklifini kabul edersem Sejin Grup'un sahibi değişecek mi? | Open Subtitles | ان قبلت عرضك هل سيتغير مالك مجموعة سيجين؟ |
| Sanırım teklifini, o da dinlemek isteyecektir. Durma, anlat hepsini ona. | Open Subtitles | أعتقد أنه متشوق لسماع عرضك هيا , أخبره بكل شئ |
| Sanırım teklifini, o da dinlemek isteyecektir. Durma, anlat hepsini ona. | Open Subtitles | أعتقد أنه متشوق لسماع عرضك هيا , أخبره بكل شئ |
| Ve eğer Teklifin hâlâ geçerliyse geri taşınmayı çok isterim. | Open Subtitles | و اذا كان عرضك مازال قائما أريد العودة للمكوث هنا |
| Yardım Teklifin için müteşekkir de olsak, burası sizin yetki alanınızda değil. | Open Subtitles | ,مع أننا نقدر عرضك لتقديم المساعدة إلا أن هذا ليس من إختصاصك |
| Gelecek defa aradığımda Teklifin hazır olsun. | Open Subtitles | لذا في المرة القادمة عندما أتصل ليكن عرضك جاهزاً |
| Teklifin için teşekkürler ama sana söyledim, zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | إننى أقدر عرضك .. ولكننى قلت لك من قبل أننى أحتاج إلى مزيد من الوقت |
| teklif için teşekkür ederim, ama bu aralar fazla yoğunum. | Open Subtitles | إنني أقدّر لك عرضك هذا، ولكنني مشغول للغاية هذه الأيام |
| Ne zaman daha iyi düşünebilirsem, işte o zaman teklifinizi düşüneceğim. | Open Subtitles | أخرجوهم من رأسي. وحين يمكنني التفكير بشكل أفضل، سأنظر في عرضك. |
| Teklifiniz nedir? Jim Yong Kim: Biraz akademik olabilir miyim? | TED | ما هو عرضك لهم؟ جيم يونغ كيم: أتسمح لي بتحدث لغة الأرقام للحظة؟ |
| Filme çekmelisin. Kendi gösterini sunarsın. | Open Subtitles | ربما قمت بتصوير احداها ويكون لك عرضك الخاص |
| Hani Körfez Savaşı zamanında Letterman senin şovunu yayınlamadığında çok üzülmüştün. | Open Subtitles | انا؟ هل تتذكري موقفك مع البوسطجي لقد انزعجتي عندما لم يرسل البوسطجي عرضك بسبب حرب الخليج |
| gösteri senin. Sadece sabit kaldığından emin ol. | Open Subtitles | انه عرضك ، فقط كن على مرمى البصر حينما تنتهى |
| - Shelby bu, gösterin için gereken taze kan olabilir. | Open Subtitles | شيلبي , هذا قد يكون الهواء المنعش الذي يحتاجه عرضك |
| Son televizyon şovun herkesin ilgisini çekti, ama korkarım ki bu son gösterin olacak. | Open Subtitles | لقد قام عرضك التلفزيوني بخطف الأنظار. أخشى بأنه آخر عروضك. |
| TV programını istiyorsan, işbirliğini kabul et. | Open Subtitles | تريد عمل عرضك تلفزيوني إذا عليك أن تتعاون معي |
| Siz Büyük Danton'sunuz. Londra'da gösterinizi izledim. Seyircinin cebindeki tüm nesneleri tahmin etmiştiniz tam yedi kez. | Open Subtitles | انت دانتون العظيم ، شاهدت عرضك بلندن سبع مرات عندما خمنت كل ما في جيوب الحضور |
| Mike ve ben tarih belirlediğimizde önerini kesinlikle gözden geçireceğim. | Open Subtitles | عندما نحدد انا ومايك موعدا بالتاكيد ساخذ عرضك بعين الاعتبار |