"عزم" - Translation from Arabic to Turkish

    • kararlı
        
    • kararlılık
        
    • azimliydi
        
    • momenti
        
    • kararlıydı
        
    • kararlılığını
        
    • tork
        
    Her şeyi tek başına yapmaya kararlı bir şekilde çekip gitmişti ama... Open Subtitles ،لقد عزم على فعل كلّ شيءٍ لوحده وقد ذهب إلى مكانٍ ما
    Bilmiyorum. Tom'a göre kararlı vede hoş bir kadınmış . Open Subtitles لا أَعْرف بالنسبة لتوم هي إمراة ذات عزم وتصميم
    kararlılık savaşından galip ayrılmak, avı başarılı yapan şeydir. Open Subtitles انبثاق الانتصارات من معركة عزم .هو ما يجعل الصيد ناجحًا
    Akıntıya karşı kürek çekmek belli bir kararlılık gerektirir. Open Subtitles حسناً، أنه يتطلب عزم معين للوقوف بوجه التيار.
    Michael Maggie'yi açığa çıkarmaya azimliydi, elini güçlendirmek için saklanıyordu. Open Subtitles (مايكل)، عزم على فضح) (ماجي) اختبئ حتى لايفضح عن نواياه
    Dansçı fouetté'ye ayağını itip dönme momenti sağlayarak başlar. TED الراقصة تبدأ الفوتييه بالدفع من خلال قدمها لخلق عزم دوران
    Oraya, herkesten önce gitmekte kararlıydı, öyle de yaptı. Open Subtitles لقد عزم على دخول المدينه قبل أى شخص أخر، وقد فعل
    Karantina Khrushchevin, başkanın o füzeleri askeri bir müdahale başlatmadan oradan kaldırma konusundaki kararlılığını açıkça görmesini sağlayacağı inancı hakimdi. Open Subtitles وكان يُعتقد أن هذا الحجر سينقل إلى خروشوف عزم الرئيس على أن تُزال هذه الصواريخ دون الإضطرار لتصعيد عسكري
    707 Amerikan beygirgücü, ve şu eski binayı yıkmaya yetecek kadar tork. Open Subtitles 707 حصانا الأمريكي، ويكفي عزم الدوران لسحب هذا المبنى القديم إلى أسفل.
    "Hırsızı yakalamakta kararlı olan çar, üç oğluna gece boyunca değerli bahçesini izlemelerini buyurmuş." Open Subtitles " لقد عزم على الأمساك باللص.. " والقيصر أمر ابنائه الثلاثة.. "أن يراقبوا حديقته الثمينة طوال الليل".
    Görünüşe göre bu konuda oldukça kararlı. Open Subtitles تبدوا فتاة صاحبة عزم
    Giovanni nin Romanın kafelerinde rahatlayarak ilham aradığı, çözmeye kararlı olduğu bir problemdi. Open Subtitles تلك كانت مشكلة عزم (جيوفاني) على حلها ساعياً نحو الإلهام والطمأنينة في مقاهي روما
    Azimli ve kararlı olman gerekiyor. Open Subtitles يتطلب عزم وتصميم
    Tembel ama kararlı tork. Open Subtitles كل ما عزم الدوران البطيئة ولكن-العزم.
    kararlılık. Güçlü bir kararlılık. Open Subtitles عــزم ، عزم خــالص
    Bir kararlılık savaşıdır. Open Subtitles إنّها معركة عزم.
    Michael Maggie'yi açığa çıkarmaya azimliydi, elini güçlendirmek için saklanıyordu. Open Subtitles (مايكل)، عزم على فضح) (ماجي) اختبئ حتى لايفضح عن نواياه
    Ağı bir motor, bir şeyleri yavaşlatır ama bu geliştirilmiş versiyonu, hem momenti hem de beygir gücünü optimize ediyor. Open Subtitles المحرك الثقيل سيبطئ السيارة لكن يجدر بهذه النسخة المبسطة تحسين عزم الدوران والقوة الحصانية
    Bu derin, acı verici bir yaraydı ve Newton halk karşısında aşağılanmaya bir daha maruz kalmamaya kararlıydı. Open Subtitles كان الجرح مؤلم و غائر و عزم (نيوتن) على ألا يُعرِّضَ نفسه إلى هذا النوع من الإهانة العلنية مرة أخرى أبداً.
    Bu şampiyonun irade ve kararlılığını hiçkimse tartışmaz. Open Subtitles ولا يمكن لأحد أن يجادل في شدة عزم وقوة إرادة هذا البطل
    Normal bir fizyolojiye sahip, yani bu dış iskeletler kas gibi tork ve güç uyguluyor böylece onun kasları bu tork ve güçleri TED و حالته الفيزيائية سليمة تمتلك هذه الهياكل قوى وحركات دورانية مثل العضلة الطبيعية حيث لا تحتاج عضلاته القيام بأي قوة أو عزم دوران

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more