| Kardeş Kuzey Kötülüğü neden bir yaşlı gibi baston taşıyor? | Open Subtitles | لماذا أخي شيطان الشمال يحمل عصى مثل رجل عجوز؟ |
| Gümüş tutamaklı bir baston. | Open Subtitles | إنّها عصى للمشي مطليّة بالفضّة. |
| Üstelik insan, bir sopa üzerinde duran beyinden ibaret değildir. | TED | إلى جانب أن العقل الإنساني ليس دماغًا فوق عصى |
| O bir vecd sopası. Daha doğrusu, bir parçası. | Open Subtitles | هذه عصى النشوة وعلى الأحرى فهي فريدة من نوعها |
| Yeni RSU, kürdan çubuğu adı verilen dev bir kürdana tutturulmuştu. | Open Subtitles | وحدات الكشف الجديدة تم تركيبها على عصى كبيرة معروفة باسم عصا الإلتقاط |
| Bizleri kurtaracak sihirli bir değnek beklememize gerek yok bizler zaten kullanılmayı bekleyen bir çözümler deposuna sahibiz. | TED | لا يجب علينا انتظار عصى سحرية لتنقذنا جميعا، فلدينا مسبقا مستودع كبير من الحلول يُنتظر فقط استعمالها. |
| Metal bir çubuk binayı bir tür Frank Gehry aparatı gibi her yöne ışık saçar hale getiriyor. | TED | عصى ماديَّة تلك التي تحوّل المبنى إلى نوع من نماذج فرانك جيري التي تعكس الشمس على كل الإتجاهات. |
| Ve görünüşe göre, Tanrı'ya itaatsizlik etti ve bu otoriteye en üst düzey itaatsizlik. | TED | وعلى ما يبدو، فإنه قد عصى الرب، وهذا هو العصيان المطلق للسلطة. |
| Sıradan bir baston istiyorum, sadece uzun olsun. Kapıyı kapat. | Open Subtitles | أريد عصى عادية، لكن طويلة أغلقي الباب |
| Oldukça ağır bir baston. | Open Subtitles | انها عصى مشى غليظة. |
| Güzel bir baston olur. | Open Subtitles | ستكون عصى إتكاء جيد للسير. |
| Sadece bir sopa olup, ona kedi bağırsağı bağlıyorlardı. | TED | فقد كانوا يحضرون عصى ويربطون إليها وتراً |
| Geleneksel Korowai sanatçılığı iki sopanin birleştirilmesiyle yapılmış bir sopa. | Open Subtitles | براعة الكورواي التقليدية عصى مع عصى صغيرة أخرى تُربطان عند الاطراف. |
| Özgürlük itaatkar köpeğe verilen kemik gibi sunulacak bir sopa parçası değildir. | Open Subtitles | الحرية ليست عصى من الخشب لكي تقدم مثل العظمة للكلب |
| Evet, epey bir yol yaptı ve senin elinde, kaderin parlak sopası var. | Open Subtitles | أجل. أجل، تبدو بعيدة جدًا الآن، وأنت تحمل عصى القدر. |
| Evet, önce beysbol sopası kullandı sandık kurbanın şakağına gömmüş. | Open Subtitles | نعم في البداية إعتقدنا أنه إستخدم عصى بيسبول كما تعلم , ضربها بكل وقته في ذلك المكان |
| Bunlar yılan çubuğu. | Open Subtitles | بعض العصى الطويلة لاصطياد الثعابين هذه هي عصى الثعابين |
| Hem sende mavi kader çubuğu da var. | Open Subtitles | وأنت تحمل عصى القدر. |
| Elime bir sihirli değnek alıp bütün sorunları bir anda ortadan kaldırmış olsam bile birçok hata yapabileceğini bilmek, bunu ilk defa anlamak insanı küçültüyor. | TED | لقد شعرت بالخزي لانني أرى هذا للمرة الاولى وأن افهم أنه .. وان كنت املك عصى سحرية سوف تقوم بحل تلك المشاكل فانني سوف اقوم بحلها بصورة خاطئة |
| Sence sivreltilmiş bir çubuk bu tür bir zarara yol açabilir mi? | Open Subtitles | هل تعتقدين عصى حادة تقوم بهذا النوع من الضرر ؟ |
| Şey, kaptanın doğrudan bir emre itaatsizlik etti. | Open Subtitles | حسناً , الكابتن عصى أمراً مباشراً |
| Tanrım, bu yaşlı hanımın fazla sihirli değneği var mı acaba? | Open Subtitles | بديع , ياليت هذه السيدة لديها عصى سحرية إضافية |
| Biraz önce ya babamın değneğini buldum yada kalça eklemimi kırdım. | Open Subtitles | يا إما أنني وجدت عصى أبي أم أنني كسرت مفصل مؤخرتي. |
| Tamircilik Okulu çocukların güvenle sopalar, çekiçler ve başka tehlikeli objeleri ellerine alabilecekleri bir yer. | TED | مدرسة التصليح هي المكان الذي يمكن للأطفال فيه أخذ عصى ومطارق وغيرها من الأشياء الخطرة ونثق بهم |