"عقيمة" - Translation from Arabic to Turkish

• kısır
• nafile
• yaramaz
• kısırım
• anlamsız
• kısırlaştırdın

Hassas bir konu Eltim kısır olduğu için.
إنها نقطة مريرة هنا خاصة بكون قريبتي عقيمة

Piskoposlarınız, Kraliçe'nin halen evlenmemiş olmasından dolayı Tanrı'nın öfkesini gösterdiğini söylüyor ve bazıları kaba bir şekilde kısır olduğunu ima ediyorlar.
أساقفكِ يقولون أن الرب يظهر إستيائه لأن الملكة لم تتزوج بعد البعض يعتقد بوقاحة أنها عقيمة

Genç dişi Triffid'i de o değiştirilmiş polenle dölleyeceğiz. O da kısır bir jenerasyon meydana getirecek. Basit ve sade.
لتنتج بويضات بسلالة عقيمة بشكل بسيط ورائع

Ve kasabadaki Belediye Başkanı yetkileri ile ona karşı açılan davalar çok uzun ve nafile olacaktır.
و نظراً لنفوذ العمدة في هذه البلدة، ستكون أيّة دعوةٍ ضدّها طويلةً مديدةً و عقيمة.

Firma kötüye gidiyor aslında. Patronlar işe yaramaz bir iş modeli kullanıyorlar.
لكن الشركة تنهار، لأن الرؤساء يستخدمون خطة عميل عقيمة

Endişelenmen gereken bir şey yok, Ian. Ben kısırım.
لذلك يجب ألا تقلق أني قد أحمل إذن، فأنا عقيمة

Her anlamsız yıldönümünde yavaş yavaş öteledik gelip geçtiler 200 kavga, 200 küskünlük derinlerde bir yerde 200 yara.
تباعاً نهرول تجاه كل ذكرى عقيمة تمر عابرة والحصيلة 200 شجاراً , 200 صمتاً

Beni kısırlaştırdın.
لقد جعلتنى عقيمة

Babam kısır olduğumu öğrendiğinde, ...her gece bana tecavüz etti.
لما علم اباه اني عقيمة قام بمضاجعتي كل ليلة

Kendisinden kısır olan çiçekler vardır. Bu demek oluyor ki, onlar -- kendi çiçeklerinin içindeki polen kendilerini dölleyemez.
وهناك الزهور التي هي عقيمة. وهذا يعني انهم لا تستطيع -- حبوب اللقاح في الزهرة على تخصيب أنفسهم.

Bunların bazıları umutsuz evrenler, tamamen kısır, boşluk, zaman veya maddenin olmadığı diğer patolojiler gibi buna benzer sorunlar.
تمثل بعضها أكوانا غير محتملة، عقيمة تماما، مع أشكال أخرى من الأعراض كإنعدام مفهوم المكان، و انعدام مفهوم الزمان، لا يوجد مادة ، و مشاكل اخرى مشابهة.

Siz öldüğünüzde bitecek olan kısır, steril bir hayat mı?
حياة عقيمة قاحلة تنتهي بموتكما؟

İki yıl sonra kısır olduğumu fark ettik.
بعدها بسنتين اكتشفنا اني عقيمة

kısır olan ben değildim, sendin.
انا لم اكن عقيمة انت،انت من كان عقيما

Orospu çocuğu bana kısır dedi.
ابن العاهرة وصفني بأني لدودة و عقيمة

Bu sabah artık kısır olmadığımı öğrendim.
لقد هذا الصباح أنني لم أعد عقيمة

kısır olmana rağmen doğurganlık tedavisi almak mı istiyorsun?
أنتِ عقيمة ورغم ذلك تجرين علاجات خصوبة؟

Donna'ın kısır olduğunu komşulara anlatmadığım sürece Buzz da polislere haber vermemeye söz verdi.
على الأقل وافق (باز) على عدم استدعاء الشرطة بشرط عدم إخباري الجيران بأن (دونا) عقيمة

O zaman maalesef ki çabalarınız nafile.
حسنٌ ، أخشى إذن أن مساعيكم عقيمة

Uğruna ölmeye değmeyecek, işe yaramaz bir toprak parçası için kavga ederken, çok fazla iyi insanı kaybettik.
لقد فقدنا الكثير من الصالحين في التقاتل... على بقعة أرض عقيمة لا تستحق الموت في سبيلها

- Söyle. - kısırım.
ـ قوليها ـ أنا عقيمة

Ne kadar anlamsız hayatlar yaşadığımızın farkındayız.
لقد أدركنا أننا نعيش حياة عقيمة.

- Korumak mı? Beni kısırlaştırdın.
-أنت جعلتني عقيمة