| Sadece, önemli değil çünkü değişmeye ihtiyacım var, ve seninle ilgisi yok. | Open Subtitles | الأمر فقط أن ذلك ليس مهما لأنني أعلم أنني في حاجة للتغير، وليس لذلك أي علاقة بك. |
| Bak, Bender, bunun seninle ilgisi yok. | Open Subtitles | اسمع يا بيندر هذا ليس له علاقة بك |
| Görmek istemediğim ve seninle ilgisi olan bir şey. | Open Subtitles | شيء لا أريده، لكن له علاقة بك |
| Evet, seninle ilgili yapabileceğim bir şey olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | نعم , ولاأستطيع أن أصدق أن الشجر يسقط في الغابه لن يكون للأمر علاقة بك. |
| İçlerinden hiçbiri de seninle ilgili olmayabilir. | Open Subtitles | و لكن و لا واحد منهم له علاقة بك |
| - Hayır, bebeğim, bunun seninle ilgisi yok. | Open Subtitles | -اسمع, يابني . -لا, عزيزي, ليس لهذا علاقة بك . |
| - Bunun seninle ilgisi yok. | Open Subtitles | -ليس للأمر علاقة بك |
| - seninle ilgisi yoktu. | Open Subtitles | -هذا ليس له علاقة بك |
| Hepsinin seninle ilgisi var. | Open Subtitles | بل له علاقة بك |
| seninle ilgili hiçbir şey yapmak istemiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | لا اريد ان يكون لي اي علاقة بك, مفهوم؟ |
| seninle ilgili bir şey yok. | Open Subtitles | هو لَمْ ييشر باي علاقة بك |
| seninle ilgili bir şey değildi. | Open Subtitles | لم يكن له اي علاقة بك. |
| Bugün seninle ilgili ilginç bir şey öğrendim. | Open Subtitles | -إذًا أكتشفتُ أمرًا شيّقًا اليوم له علاقة بك . |
| Bu seninle ilgili ve benimle. | Open Subtitles | بل له علاقة بك وبي |
| - Konu seninle ilgili değil. | Open Subtitles | -إن الأمر ليس له علاقة بك . |