| Geçen hafta iki kutu aldım ve evimde tahtadan bir yer bile yok. | Open Subtitles | إشتريت علبتين الأسبوع الماضي، وليس عندي أي خشب بالمنزل |
| İki kutu domates salçası,bir kutu 450 gramlık farfalle pasta, | Open Subtitles | علبتين معجون طماطة واحد صندوق 16 اونسة مكرونا واحد صندوق 16 اونسة مكرونا |
| O zaman iki kutu tartan boyasi canlı köpükler ve orkazm. | Open Subtitles | حسنا إذا000 علبتين من طلاء الترتان فقاعات لتحديد السطح المتوازن قبضة يدوية |
| Akciğerleri simsiyah olmuş günde iki paket sigara içmesi yüzünden olmalı. | Open Subtitles | رئتيه كانتا سوداء ما أظن من عادة علبتين بمعدل كل يوم |
| Bunu bir kız için istiyordum ama iki paket daha ver sen bana. | Open Subtitles | كنت أفعل ذلك فحسب من أجل فتاة لكن أعطني علبتين إضافيتين من أجلي |
| Ya bu olacaktı ya da bir tüp diş macunu ve iki paket Pall Mall. - Hediye diye ben buna derim. | Open Subtitles | اما هذا أو أنبوب معجون الأسنان و علبتين من السجائر من مقصف السجن |
| Siz malvarlığımıza el koyduğunuzdan bu yana Bayan Hewes, günde iki kutu ton balığı ile yaşıyorum. | Open Subtitles | انا اعيش على التونا سيدة هيوز علبتين يوميا منذ ان صادرت ممتلكاتنا |
| Yani iki kutu sac spreyini icine cekmistin... | Open Subtitles | لقد استنشقتِ حوالي علبتين من الرذاذ المثبت للشعر |
| Bir çekmecede iki kutu aspirin bulmuş. | Open Subtitles | علبتين من الأسبرين وجدهم فى الدرج |
| Pekala, iki kutu tartan boyası. | Open Subtitles | نحتاج إلى علبتين من طلاء الترتان |
| El koyduğumuz iki kutu mürekkep yere dökülmüş. | Open Subtitles | شخص قد سكب علبتين مليئة بالحبر |
| İki kutu olsun. | Open Subtitles | لتشترِ علبتين إذن. |
| Dolapta iki kutu bira var. | Open Subtitles | الثلاجة بها علبتين من البيرة |
| İki, iki kutu aldım sadece. | Open Subtitles | بل اثنين. لقد اخذتُ علبتين |
| - İki kutu. | Open Subtitles | -إجلب لي علبتين |
| Rapora göre, günde en az iki paket içiyormuş. | Open Subtitles | أجل على الأقل علبتين في اليوم وفقاً للتقرير |
| Bu hain karanlıkta parlayan kondomlardan iki paket çalmış. | Open Subtitles | لقد سرق علبتين من الواقيات الذكرية المضيئة |
| Tencereleri aldığım toptancı, bir hostesle çıkıyor. Kız haftada iki paket getiriyor. | Open Subtitles | رجلي دائما ما يسافر الى كوبا ودائما ما اطلب منه علبتين كل اسبوع |
| Bilginiz olsun. İki paket kurabiye yedi... ...biri pişmiş diğeri pişmemiş. | Open Subtitles | علبتين من عجين البسكويت احداهما مخبوزة والاخرى نيئة وفطيرتين دجاج ايضا احداهما مخبوزة والاخرى نيئة |
| Babanı tanıdığım günden beri günde iki paket sigara içerdi. | Open Subtitles | لقد كان أبيكِ يدخن علبتين باليوم طيلة معرفتي به |
| Fakat işin aslı, karısı ve çocukları uyurken 20 yıl boyunca arabasında günde iki paket sigara içmişti. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي أنه كان يدخن علبتين يوميًا في سيارته ولمدة عشرون سنة عندما تنام زوجته وأطفاله |