"على الحدود" - Translation from Arabic to Turkish

    • sınırındaki
        
    • sınırında
        
    • sınırın
        
    • duvarı
        
    • Sınırdan
        
    • sınırları
        
    • sınır
        
    • sınırdaki
        
    • sınırda
        
    • sınırına
        
    • sınırlarda
        
    Teresia, Kenya ve Uganda sınırındaki Malaba kasabasında, bir ağacın altında kıyafet satardı. TED تبيع تيرسيا الملابس تحت شجرة في بلدة تدعي مالابا، على الحدود بين أوغندا وكينيا.
    1993'te Kuzey Kore'nin kuzey kesiminde Çin sınırındaki Hyesan adlı bir kasabada doğdum. TED ولدتُ في العام 1993، في الجزء الشمالي من كوريا الشمالية، في مدينة تسمى هايسان، التي تقع على الحدود مع الصين.
    Afganistan'a seyahatlerim çok uzun yıllar önce ülkemin, anavatanımın doğu sınırında, Polonya'da başladı. TED رحلاتي الى افغانستان بدات منذ سنوات مضت على الحدود الشرقية لبلدي, موطني ,بولندا
    Beyler, buranın komutasını ben istemedim ama bu bana verildiğine göre ben de bu alayı sınırın en iyi birliği yapmaya niyetliyim. Open Subtitles ايها السادة، لم أكن اسعى لهذا الأمر ولكن منذ أسندت لي ذلك أعتزم جعل هذا الفوج ألافضل على الحدود
    Mahkemede ele alındığı zaman güvenlik duvarı atışına değiniriz. Open Subtitles -اهدأي سنتحدث في إطلاق النار على الحدود هذا عندما يأتي أوانه
    NAVSAT, Sınırdan sonra izini kaybetti, ama bir teselli ikramiyesi kazandık. Open Subtitles قمر البحرية الصناعي فقد اثره على الحدود و لكنا حصلنا على جائزة ترضية بدلا عنه
    Sistemin içine girer, kuralları değiştirir, sınırları aşarsınız. TED فربما تخترق الأنظمة، تقوم بتطويع القواعد، وتتحايل على الحدود.
    Lesothoda erkeklerin yüzde 80'ni acımasız şartlar altında, sınır boyunca madenler içinde çalışıyordu. TED حسنا , ثمانون بالمئة من الرجال بتيلوسوتو عمل بالمناجم على الحدود في ظروف وحشية
    Doğu sınırındaki Danube topraklarında bir Roma lejyonu ilerliyor. Open Subtitles على الحدود الشرقية، على نهر الدانوب، تتقدم فرقه رومانية.
    Fakat Hollanda sınırındaki hastanemizde ameliyat asistanı... olarak önemli bir görev var. Open Subtitles لكن هناك منصب مُهمّ كمساعدة في الجراحة .. في مستشفانا على الحدود الهولنديّة.
    İlk durağımız Meksika sınırındaki Kartal Geçidi. Open Subtitles ستكون أولى محطات توقفنا في ممر الصقر على الحدود المكسيكية
    Tayland Kamboçya sınırındaki her yerde onun bir fotoğrafı var. Open Subtitles كل منظمات الإغاثة على الحدود التايلاندية الكمبودية لديها صورته، إذا شعرت ببصيص أمل واحد سأذهب اليوم
    Cesedini Louisiana, Teksas sınırındaki bir çalılıkta bıraktım. Open Subtitles أنا تركت جثته في احد المستنقعات على الحدود بين لويزيانا وتكساس
    İran sınırında bulunan Rayat, Kürdistan'da olay çıktığına dair haber aldık. Open Subtitles وأتى إلينا تقريراً حادثة وقعت في مدينة على الحدود الإيرانية وبالتالي
    Ekim 2007'de A.B.D. ve koalisyon kuvvetleri Irak'ın Suriye sınırında, Sinjar şehrinde bir El Kaide hücre evine baskın yaptı. TED في أكتوبر 2007، داهمت الولايات المتحدة وقوات التحالف البيت الآمن للقاعدة في مدينة سنجار على الحدود السورية للعراق.
    sınırın ötesinden ağır provokasyon. FAC' de şansölyenin ofisinde protestolar. Open Subtitles استفزازات كبيرة على الحدود احتجاجات في رئاسة الجامعة في ألمانيا الغربية
    sınırın ötesinden ağır provokasyon. FAC? de şansölyenin ofisinde protestolar. Open Subtitles استفزازات كبيرة على الحدود احتجاجات في رئاسة الجامعة في ألمانيا الغربية
    Son olarak, nakil karşılığında, Kıdemsiz Onbaşı Dawson'ın güvenlik duvarı atışı hakkında bilgi verme önerisinde bulunduğu Donanma Araştırma Servisi'ne yazmış. Open Subtitles أخيراً، لقد كتب خطاب لهيئة التحقيقات البحرية حيث عرض إعطاء معلومات عن إطلاق الجندي (دوسون) النار على الحدود مقابل نقله
    Sonra bu parayla özel bir sınır muhafaza birliği kuruyor ve Sınırdan geçen teröristeleri durduruyorum diye insanları ikna ediyor. Open Subtitles وبهذا المال يضع حرسا على الحدود ويقنع الناس بأنه يمنع الإرهابيين من عبور الحدود
    Terör kurallarının geçerli olduğu Pakistan sınırları bilhassa tehlikeli. Open Subtitles على الحدود الباكستينية الخطيرة في منطقة وجود قواعد ارهاب
    Amerika-Meksika sınır hattındaki birkaç proje üzerinde çalışıyor, yerden alınan topraktan yapılmış binalar tasarlıyordum. TED وكنت أعمل على مشروعات عديدة على الحدود الأمريكية المكسيكية، وصممت مبان من الطين المأخوذ من الأرض مباشرةً.
    sınırdaki tüm bağlantılarım onu arıyor, fakat hiç kimse onu görmemiş. Open Subtitles جميع من أعرفهم على الحدود بحثوا عنه، لكن لم يشاهده أحد
    Arazi sınırda uzanıyorsa, bu Kraliyet için bir mesele savaş konusudur. Open Subtitles ‫إذا كانت الأرض تقع على الحدود ‫فهي قضية المملكة، ومنطقة للنزاع
    Ta ki Eduardo'nun Extremadura'daki Portekiz sınırına yakın, Seville'nın 50 mil kuzeyine çiftliğine gidene kadar. TED هذا هو ، حتي ذهبت الي مزرعة ادواردو في اكسترامادوريا 50 ميلا الى الشمال من اشبيلية ، وتماماً على الحدود البرتغال.
    Amerika ile Meksika arasındaki sınırlarda artık daha sıkı güvenlik var. Open Subtitles هناك الكثير من الحرس على الحدود بين المكسيك وامريكا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more