"على الفرصة" - Translation from Arabic to Turkish

    • fırsat için
        
    • fırsatını
        
    • şansı elde
        
    • fırsatı görmek
        
    Ve ara sıra birileri de bu fırsat için bana teşekkür eden bir not gönderiyor. TED ومن وقتٍ لآخر، يرسل لي أحدهم ملاحظة يشكرني فيها على الفرصة.
    Babamız bugün bize verdiğin fırsat için sana teşekkür ediyoruz, düşüncelerimizi seslendirdiğimiz ve diğerlerininkinide duyduğumuz için, sana sesleniyoruz Tanrım, İsa adına... bilgeliğe dokunmak ve hissetmek için Open Subtitles أبانا, نشكرك على الفرصة التى أتحتها لنا اليوم لنعبّر عن ارائنا ونستمع لأراء الأخرين
    Ucuz siyah takım elbisenle ofisime gelip elimi sıkarak fırsat için teşekkür etmiştin. Open Subtitles ولجت إلى مكتبي ببدلتك السوداء الرخيصة تلك. وصافحت يدي وشكرتني على الفرصة.
    Bak demek istediğim, her kadın bir kont eşi olma fırsatını yakalayamaz. Open Subtitles كلّ أقول، هي ليست كلّ بنت التي تحصل على الفرصة أن يصبح زوجة إيرل.
    Bir çok insan o kodlar için servetlerini ortaya koyar ama bu şansı elde edemeyecekler. Open Subtitles الكثير مِنْ الناسِ يُريدونَ صَرْف الكثير مِنْ الاموال على هذه الاشياء، لَكنَّهم لَنْ يَحْصلوا على الفرصة
    Bu geçiş döneminde birçok hayatı kurtarabilir, fakat Steve gibi birinin dolaşmasına yardım edecek dönüştürücü fırsatı görmek, sonuca güvenli bir şekilde ulaşmak, şehirlerimizi değiştirecek olan fırsata sahip olmak ve otoparkları bırakıp, park alanları dediğimiz şehir oyuklarından kurtulmak için bu tek yol. TED يمكنها أن تنقذ العديد من الأرواح، لكن لنراها تتحول لفرصة لمساعدة أحد ما مثل ستيف للتنقل في الأرجاء ، للوصول بأمان، للحصول على الفرصة لتغيير مدننا ونقل المآوي للخارج والتخلص من الحفر التي نسميها مواقف سيارات . انها الوسيلة الوحيدة.
    Bize verilmiş olan her andaki fırsat için minnettar olabiliriz dedim ve hatta çok zor bir şeyle karşı karşıya geldiğimiz zaman, bu fırsat için yükselip, bize verilmiş olan fırsata karşılık verebiliriz. TED بل قلت يمكن أن نكون شاكرين في كل لحظة موهوبة على الفرصة التي تحملها، وحتى إن واجهنا أمرا في غاية الصعوبة، يمكننا أن نرتقي بهذه الفرصة ونستجيب لهذه الفرصة الممنوحة لنا.
    Brian adındaki genç adam bana gönderdiği güzel notta şöyle diyordu: ''Programdan iki kez reddedildiğimi biliyorum ama yine de bu fırsat için size teşekkür etmek istedim. TED أرسل لي شابٌ يدعى براين ملاحظة جميلة قائلًا: "أعلم أنه تم رفضي من البرنامج مرتين، لكن أريد أن أشكرك على الفرصة.
    Ucuz siyah takım elbisenle ofisime gelip elimi sıkarak fırsat için teşekkür etmiştin. Open Subtitles لقد دخلت إلى مكتبي في تلك البدلة الرخيصة وصافحت يدي وشكرتني على الفرصة ...
    - fırsat için teşekkürler. Open Subtitles أشكركَ على الفرصة سأخرجُ من هنا
    fırsat için teşekkürler. Open Subtitles شكرا لكم على الفرصة.
    - İyi seçim. - Bu fırsat için teşekkürler. Open Subtitles إختيار جيد - شكراً لكِ على الفرصة -
    fırsat için teşekkür ederim. Open Subtitles .شكراً لك على الفرصة
    Verdiğiniz fırsat için teşekkür ederim hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm. Open Subtitles ...أشكرك على الفرصة و آسف على خذلي لك
    fırsat için teşekkürler, ama sağ olun. Open Subtitles شكرا على الفرصة ولكن لا شكرا
    Teşekkürler Bay siefer, fırsat için. Open Subtitles شكراً لك يا سيد (سيفيرت) على الفرصة
    Benim nasıl uyanık biri olduğumu kafası basmıyordu o lanet olası yerde benim gibi uyanık biri onu hızlıca alaşağı etmenin bir fırsatını kolluyordum. Open Subtitles من هنا ، شخص مثلى لديه نظرة على الفرصة الاساسية بسرعة ، تماماً مثله
    Sen bize hep fırsatını bulunca, atışınızı yapın dersin çünkü başka bir şansımız olmayabilir. Open Subtitles أنتَ تقول لنا دائما أن نأخذ المحاولة عندما نحصل على الفرصة لأنه رُبما قد لن نحصلُ على واحدةٌ آخرى حسنا، هذا ما أفعله
    fırsatını bulunca Gayatri Bachchan'ı öldürecek ve suikastçi olacak. Open Subtitles هو سيقتل غاياتري باتشتشان بينما قريبا عندما يحصل على الفرصة... لإدارة قاتل.
    Kanadıklarını görme şansı elde ettiler. Open Subtitles يحصلن على الفرصة ليرين أنفسهن ينزفن حتى الموت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more