| Henry çok sevimlidir. Kanepede yanına yatıp ona sarıldığımda... Sizi şunu söyleyeyim: | Open Subtitles | عندما اداعبه على الكنبة اقسم بأنه الشخص الذي انقذني هذا لطيف جدا |
| Baban Kanepede, yatar pozisyonda daha çok püre yiyebileceğini sanıyor. | Open Subtitles | والدك على الكنبة ويظن بأن وضعيته وهو مضطجع إنه يستطيع تناول المزيد من البطاطا |
| Hiçbir şey yapmadım, sadece pencereden içeriye baktım. Kanepede oturmuş ağlıyordu. | Open Subtitles | لا شيء نظرت من النافذة وكانت تجلس على الكنبة تبكي |
| Koltukta veya başka bir aile üyesinin yatağında oturamazdım. | TED | لم يكن مسموحاً لي بالجلوس على الكنبة أو على سرير فرد آخر من العائلة. |
| Şu an yapmak istediğim şey Kanepeye uzanıp, nane aromalı dondurma yemek. | Open Subtitles | فالجلوس على الكنبة لأكل كومة من الآيس كريم بالنعناع هو ما أريد فعلهُ حقاً |
| Bu sabah, koltuğumda oturdum ve dondurma yedim. | Open Subtitles | هذا الصباح, جلست على الكنبة وأكلت بوظة |
| Kanepede yapmak istediklerimizi onaylamayarak. | Open Subtitles | نعم بوجهها الغير راض عن أي شيء نفعله على الكنبة |
| Kanepede oturmuş Carrie'yi seyrediyorduk ki... | Open Subtitles | كنا جاستين على الكنبة نشاهد كيري هل انظر؟ |
| Kitap okurken Kanepede sızıvermiş. | Open Subtitles | فاستلقى على الكنبة يقرأ كتاباَ وخلد للنوم |
| Hafta bir kez, bir Kanepede sevdiğinle birlikte oturacaksın testislerini makasla ayırırken göğsüne ulaşıncaya kadar kesmeye devam edecek ve şu şekilde kalbine yetişecek. | Open Subtitles | مرة بالأسبوع, تجلس على الكنبة مع حبيبتك بينما هي تقطع خصيتيك, وتقطع طريقها إلى التجويف في صدرك |
| Tabii cuma günü Kanepede oturup şarabını yudumlayan Cate siz değilseniz. | Open Subtitles | إلا إذا كنت كايت يوم الجمعة جالسة على الكنبة تشرب قارورة عصير العنب المخمر |
| Her gün sabahın 9'unda boka batmış hâlde Kanepede uyansak... - ...senin için daha iyi olurdu değil mi? | Open Subtitles | سيكون أفضل لك لو بقينا على الكنبة أنا و أنت للتاسعة |
| Burası senin evin ve her zaman gelebilirsin. Ama Kanepede yatmak zorundasın. Eski odanı Jim'e verdim. | Open Subtitles | حسنا اذاً هذا منزلك و مرحب بك دوما يتوجب عليك النوم على الكنبة فقد اعطيت غرفتك القديمة لجيم |
| Sen de Kanepede yattığın için yorulmuyor musun baba? | Open Subtitles | ألا تشعر بالتعب عندما تنام على الكنبة أبي؟ |
| - Kanepede yatarım ben. - Yok, yok. | Open Subtitles | أعني ' انه بأستطاعتي أن أنام على الكنبة لا لا لا لا |
| Kanepede sızıvermişsin. Ben sızmadım ama. | Open Subtitles | وقد إضطررت لتوصيلِ هاتفكـَ بالشاحن قبل أن تغط في نومٍ عميقٍ على الكنبة |
| Kanepede içim geçmiş. | Open Subtitles | لأعيدَ شحنِ هاتفي, ولكنَّني إستغرقتُ في النومِ على الكنبة |
| Koltukta oturdular,üzerlerinde eski süveterler vardı,ve üstleri başları pizza sosu ve bebek kusmuğuyla kaplıydı. | Open Subtitles | لقد جلسو على الكنبة , مرتدين ملابس المنزل القديمة وهم ملطخون بصلصة البيتزا و لعاب الطفل الصغير |
| Hala 6 saat boyunca Babaköy'deki Koltukta oturup hayatlarının akıp gittiğini mi izliyorlar? | Open Subtitles | أما زالوا يشاركون في بلاد الأب في رحلة الجلوس على الكنبة لـ6 ساعات ومشاهدة حياتك تضيع هدراً ؟ |
| Aç değilim. Gel Kanepeye kıvrılıp film izleyelim. | Open Subtitles | لستُ جائعاً، دعينا نجلس على الكنبة ونُشاهد فيلماً. |
| Annem ayaklarımı koltuğa koymama bile izin vermezdi. | Open Subtitles | امي لم تدعني يوما ان اضع قدمي على الكنبة |
| Sen kanepedeki yaşlı adamsın. Ben de zanlı. | Open Subtitles | أنت مثل دور الرجل العجوز على الكنبة أنا سأمثل دور المجرم |