| Uzun süre önce, çiftleşme ve üreme için üç farklı beyin sistemi geliştirdiğimizi belirtmiştim: Cinsel dürtü, yoğun romantik aşk hisleri ve uzun süreli bir partnere duyulan derin, sınırsız bağlılık hissi. | TED | ولقد حافظت بعد فترة طويلة بعد أن قمنا بتطوير ثلاث أنظمة دماغ مختلفة بشكل واضح للتزاوج والتكاثر: الدافع الجنسي، مشاعر الحب الرومانسي الشديد ومشاعر التعلق لأبعد الحدود مع شريك على المدى الطويل. |
| Fakat, uzun vadede teknolojinin gerekli seviyede gelişip gelişmeyeceği de ayrı bir muamma. | TED | ولكني قلق ما إذا كنا سنحصل على التكنولوجيا التي نحتاج على المدى الطويل |
| Ve ne kadar uzun süre bu kontrol yöntemlerinden birini kullanırsan potansiyel olarak daha uzun vadeli bir başarıya ulaşılabilir. | TED | و كلما طالت مدة تفاعلك مع احد هذه التدخلات حسنا هذا يدل، ربما، الى النجاح على المدى الطويل |
| Ama şimdi içeride virüs var ve bunun uzun vadedeki etkilerini bilmiyoruz. | TED | لكن مع وصول الفيروس إلى الخلية، فإننا لا نعرف ما هي آثاره على المدى البعيد. |
| Sorunun kısa süreli olarak çözmüş olabilirsin, o video da inandırıcı bir mazeret olabilir. | Open Subtitles | وقد حللت مشكلتك على المدى القصير وهذا الشريط يوفر قدرة على الإنكار |
| Sonunda şirket, uzun dönem yeniden yapılanma hakkında açık bir biçimde konuşmaya hazırdı. | TED | شركة المرافق كانت مستعدة أخيرًا للتحدث بثقة حول إعادة التطوير على المدى البعيد. |
| Günümüzde, güvenilir ipuçlarımızın çoğu önceki depremlerin ne zaman ve nerede gerçekleştiğine bağlı olarak uzun vadeli tahminlerden geliyor. | TED | اليوم، العديد من الدلائل الأكثر موثوقية تأتي من التنبوء على المدى الطويل، المتعلقة بـ أين ومتى حدثت الزلازل سابقاً. |
| Bu internetin sebep olduğu uzun dönemli kritik değişimdir. | TED | إنه تحول حرج على المدى الطويل سببته الإنترنت. |
| Kısa süreli bir hafıza kaybı hastalığı var 15 dakikadan fazlasını hatırlamıyor. | Open Subtitles | إنه يعاني من مرض فقدان الذاكرة على المدى القصير و لا يمكنه تذكر أكثر من 15 دقيقة |
| Bence, senin için bu uzun süreli bir ilişki. | Open Subtitles | حسناً ، أنا فقط أقول لكِ قد تكون هذه علاقة على المدى الطويل |
| Uzun süreli bir gözetme için gerekli olan para ve olanakları edinmek acayip zordur. | Open Subtitles | في محاولة الحصول على تمويل وموارد، ومراقبة على المدى الطويل وهذامثلسحبأشنان.. |
| Gezegenimize ve ekonomimize olan riski azaltarak sigorta yaratıyoruz ve aynı zamanda da kısa vadede performanstan fedakârlık etmiyoruz. | TED | نخلق نوعا من التأمين، نقلص من مخاطر المحدقة بكوكبنا واقتصادنا، وفي نفس الوقت، على المدى القصير، لا نضحي بأدائنا. |
| Kısa vadede büyüyorsun, sonra uzun vadede bekli daha çok büyüyorsun. | TED | أنت ترتفع في المدى القصير، ثم ترتفع أكثر على المدى البعيد. |
| Ama uzun vadede, ne kadar sahtekarsan, o kadar ileri gidersin. | Open Subtitles | ولكن على المدى البعيد، كلما أمعنتَ في الزّيْف، كلما ابتعدت أكثر |
| Bu iki resme bakarak, daha bir süre daha Çin'i geçemeyeceğini söyleyebilirim. | TED | عبر قراءتي لهاتين الصورتين, فأنا أجزم بأنها لن تتمكن من منافسة الهند على المدى القريب. |
| Ama bağımlılık tıbbı uzun süre etki gösteren ilaçlar kullananlara odaklanmış onlar üzerinde gerginleşmişti. | TED | لكن منشآت إدمان الأدوية مرهقة وتركز على الذين يعانون من اضطراب تعاطي المخدرات على المدى الطويل. |
| Ama uzun vadedeki sosyal çözümümüz nüfus artışının azaltılması. | TED | لكن التأثير الإجتماعي على المدى الطويل هو إنخفاض في النمو السكاني. |
| Onu uzun süreli olarak kullanmanın başka bir yolu olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اعتقد بأنك سوف تعتمد عليها على المدى الطويل |
| Sen ve ben için, önümüzdeki dönem, neler gösterir dersin? | Open Subtitles | كيف تظن, أنتَ وأنا, سوف نسيّر أمورنا على المدى البعيد؟ |
| Bu kısa vadeli çözüm, ama bir de uzun vadeli çözüme ihtiyacınız var. | TED | هذا هو الحل على المدى القصير ولكنها تحتاج أيضا إلى حل طويل الأجل. |
| Biri insanlığın uzun dönemli iyiliği için çalışma isteği. | TED | الأول هو الرغبة في العمل لتحقيق مصلحة البشرية على المدى الطويل. |
| GB: Bence, insanları Britanya'nın uzun vade çıkarları için, Amerika'nın uzun vade çıkarları için, dünyanın geri kalanıyla düzgün ilişkiler kurmanın ve gerekli adımları atmanın şart olduğuna ikna etmeliyiz. | TED | غوردن: اعتقد اننا يمكن ان نقنع الناس بان الضروري لمصلحة بريطانيا على المدى البعيد، لمصلحة أمريكا على المدى البعيد، هو التواصل الجيد مع باقي دول العالم وإتخاذ الإجراءات اللازمة لذلك. |