"على المدى" - Translation from Arabic to Turkish

    • süreli bir
        
    • vadede
        
    • süre
        
    • vadedeki
        
    • süreli olarak
        
    • dönem
        
    • vadeli
        
    • dönemli
        
    • vade
        
    Uzun süre önce, çiftleşme ve üreme için üç farklı beyin sistemi geliştirdiğimizi belirtmiştim: Cinsel dürtü, yoğun romantik aşk hisleri ve uzun süreli bir partnere duyulan derin, sınırsız bağlılık hissi. TED ولقد حافظت بعد فترة طويلة بعد أن قمنا بتطوير ثلاث أنظمة دماغ مختلفة بشكل واضح للتزاوج والتكاثر: الدافع الجنسي، مشاعر الحب الرومانسي الشديد ومشاعر التعلق لأبعد الحدود مع شريك على المدى الطويل.
    Fakat, uzun vadede teknolojinin gerekli seviyede gelişip gelişmeyeceği de ayrı bir muamma. TED ولكني قلق ما إذا كنا سنحصل على التكنولوجيا التي نحتاج على المدى الطويل
    Ve ne kadar uzun süre bu kontrol yöntemlerinden birini kullanırsan potansiyel olarak daha uzun vadeli bir başarıya ulaşılabilir. TED و كلما طالت مدة تفاعلك مع احد هذه التدخلات حسنا هذا يدل، ربما، الى النجاح على المدى الطويل
    Ama şimdi içeride virüs var ve bunun uzun vadedeki etkilerini bilmiyoruz. TED لكن مع وصول الفيروس إلى الخلية، فإننا لا نعرف ما هي آثاره على المدى البعيد.
    Sorunun kısa süreli olarak çözmüş olabilirsin, o video da inandırıcı bir mazeret olabilir. Open Subtitles وقد حللت مشكلتك على المدى القصير وهذا الشريط يوفر قدرة على الإنكار
    Sonunda şirket, uzun dönem yeniden yapılanma hakkında açık bir biçimde konuşmaya hazırdı. TED شركة المرافق كانت مستعدة أخيرًا للتحدث بثقة حول إعادة التطوير على المدى البعيد.
    Günümüzde, güvenilir ipuçlarımızın çoğu önceki depremlerin ne zaman ve nerede gerçekleştiğine bağlı olarak uzun vadeli tahminlerden geliyor. TED اليوم، العديد من الدلائل الأكثر موثوقية تأتي من التنبوء على المدى الطويل، المتعلقة بـ أين ومتى حدثت الزلازل سابقاً.
    Bu internetin sebep olduğu uzun dönemli kritik değişimdir. TED إنه تحول حرج على المدى الطويل سببته الإنترنت.
    Kısa süreli bir hafıza kaybı hastalığı var 15 dakikadan fazlasını hatırlamıyor. Open Subtitles إنه يعاني من مرض فقدان الذاكرة على المدى القصير و لا يمكنه تذكر أكثر من 15 دقيقة
    Bence, senin için bu uzun süreli bir ilişki. Open Subtitles حسناً ، أنا فقط أقول لكِ قد تكون هذه علاقة على المدى الطويل
    Uzun süreli bir gözetme için gerekli olan para ve olanakları edinmek acayip zordur. Open Subtitles في محاولة الحصول على تمويل وموارد، ومراقبة على المدى الطويل وهذامثلسحبأشنان..
    Gezegenimize ve ekonomimize olan riski azaltarak sigorta yaratıyoruz ve aynı zamanda da kısa vadede performanstan fedakârlık etmiyoruz. TED نخلق نوعا من التأمين، نقلص من مخاطر المحدقة بكوكبنا واقتصادنا، وفي نفس الوقت، على المدى القصير، لا نضحي بأدائنا.
    Kısa vadede büyüyorsun, sonra uzun vadede bekli daha çok büyüyorsun. TED أنت ترتفع في المدى القصير، ثم ترتفع أكثر على المدى البعيد.
    Ama uzun vadede, ne kadar sahtekarsan, o kadar ileri gidersin. Open Subtitles ولكن على المدى البعيد، كلما أمعنتَ في الزّيْف، كلما ابتعدت أكثر
    Bu iki resme bakarak, daha bir süre daha Çin'i geçemeyeceğini söyleyebilirim. TED عبر قراءتي لهاتين الصورتين, فأنا أجزم بأنها لن تتمكن من منافسة الهند على المدى القريب.
    Ama bağımlılık tıbbı uzun süre etki gösteren ilaçlar kullananlara odaklanmış onlar üzerinde gerginleşmişti. TED لكن منشآت إدمان الأدوية مرهقة وتركز على الذين يعانون من اضطراب تعاطي المخدرات على المدى الطويل.
    Ama uzun vadedeki sosyal çözümümüz nüfus artışının azaltılması. TED لكن التأثير الإجتماعي على المدى الطويل هو إنخفاض في النمو السكاني.
    Onu uzun süreli olarak kullanmanın başka bir yolu olduğunu sanmıyorum. Open Subtitles لا اعتقد بأنك سوف تعتمد عليها على المدى الطويل
    Sen ve ben için, önümüzdeki dönem, neler gösterir dersin? Open Subtitles كيف تظن, أنتَ وأنا, سوف نسيّر أمورنا على المدى البعيد؟
    Bu kısa vadeli çözüm, ama bir de uzun vadeli çözüme ihtiyacınız var. TED هذا هو الحل على المدى القصير ولكنها تحتاج أيضا إلى حل طويل الأجل.
    Biri insanlığın uzun dönemli iyiliği için çalışma isteği. TED الأول هو الرغبة في العمل لتحقيق مصلحة البشرية على المدى الطويل.
    GB: Bence, insanları Britanya'nın uzun vade çıkarları için, Amerika'nın uzun vade çıkarları için, dünyanın geri kalanıyla düzgün ilişkiler kurmanın ve gerekli adımları atmanın şart olduğuna ikna etmeliyiz. TED غوردن: اعتقد اننا يمكن ان نقنع الناس بان الضروري لمصلحة بريطانيا على المدى البعيد، لمصلحة أمريكا على المدى البعيد، هو التواصل الجيد مع باقي دول العالم وإتخاذ الإجراءات اللازمة لذلك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more