| Sadece ofisimin duvarına asmak için bir kutu dolusu penis çizimine ihtiyacım yok... | Open Subtitles | فقط لأني لا أريد رسم وعاء كامل منهم معلقة على جدار مكتبي... |
| Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım. | Open Subtitles | أمّا (آينشتاين) فمُعدّله كان 160. عندما كنتُ في الـ11 من عُمري، قبضت عليّ المباحث الفيدراليّة لإختراق وكالة (ناسا) لرسم مُخططاتهم على جدار غرفة نومي. |
| Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım. | Open Subtitles | أمّا (آينشتاين) فمُعدّله كان 160. عندما كنتُ في الـ11 من عُمري، قبضت عليّ المباحث الفيدراليّة لإختراق وكالة (ناسا) لرسم مُخططاتهم على جدار غرفة نومي. |
| Elbisenin üst yarısının gecekondunun birinde duvara montelenmiş biçimde bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا النصف العلوي من الثوب .ملصوقاً على جدار المسكن |
| Atölyemdeki duvarda bunların resimleri asılıydı, her gün içeri girdiğimde bir anlam çıkarmaya çalışıyordum. | TED | لدي صور معلقة لهذه الأشياء على جدار الستوديو الخاص بي، و كل يوم أقف أمامهم في محاولة لمعرفة سر هذه الأشياء |
| Saklandıkları yerin duvarındaki kanın kime ait olduğunu merak ediyordum. | Open Subtitles | أجل، أواصل التساءل لمن تكون تلك الدماء على جدار المخبأ. |
| Fakat babam hayattayken mutfak duvarını çizim yapmak için kullanmama izin verirdi ben de duvara kağıt parçaları yapıştırırdım ama bazen kontrolden çıkardım, bu yüzden de ortaya kontrol dışı boş resimler çıkardı. | Open Subtitles | سمح لي والدي الرسم على جدار المطبخ. وكنت أضع ورقة على الحائط وكنت دائما ارسم خارج حدود الورقة |
| Binanın güvenlik duvarının bir açığını buldum ve güvenlik sistemlerine eriştim. | Open Subtitles | لقد تحايلت على جدار حماية المبنى واخترقت نظامهم الأمني |
| O isim altı ay sonra ofisimin duvarındaydı. | Open Subtitles | كان ذلك الإسم ملصقاً على جدار مكتبي بعد ستة أشهر من الآن |
| Bu numara zula evinin duvarında yazıyordu, yanında da "D" harfi vardı. | Open Subtitles | كان هذا مكتوباً على جدار مستودع وحرف "د" قربه |
| Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım. | Open Subtitles | أمّا (آينشتاين) فمُعدّله كان 160. عندما كنتُ في الـ11 من عُمري، قبضت عليّ المباحث الفيدراليّة لإختراق وكالة (ناسا) لرسم مُخططاتهم على جدار غرفة نومي. |
| Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım. | Open Subtitles | أمّا (آينشتاين) فمُعدّله كان 160. عندما كنتُ في الـ11 من عُمري، قبضت عليّ المباحث الفيدراليّة لإختراق وكالة (ناسا) لرسم مُخططاتهم على جدار غرفة نومي. |
| Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım. | Open Subtitles | أمّا (آينشتاين) فمُعدّله كان 160. عندما كنتُ في الـ11 من عُمري، قبضت عليّ المباحث الفيدراليّة لإختراق وكالة (ناسا) لرسم مُخططاتهم على جدار غرفة نومي. |
| Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım. | Open Subtitles | أمّا (آينشتاين) فمُعدّله كان 160. عندما كنتُ في الـ11 من عُمري، قبضت عليّ المباحث الفيدراليّة لإختراق وكالة (ناسا) لرسم مُخططاتهم على جدار غرفة نومي. |
| Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım. | Open Subtitles | أمّا (آينشتاين) فمُعدّله كان 160. عندما كنتُ في الـ11 من عُمري، قبضت عليّ المباحث الفيدراليّة لإختراق وكالة (ناسا) لرسم مُخططاتهم على جدار غرفة نومي. |
| Einstein'ınki 160'tı. 11 yaşındayken NASA'yı hackleyerek, odamın duvarına asmak istediğim planları aldığım için FBI tarafından tutuklandım. | Open Subtitles | أمّا (آينشتاين) فمُعدّله كان 160. عندما كنتُ في الـ11 من عُمري، قبضت عليّ المباحث الفيدراليّة لإختراق وكالة (ناسا) لرسم مُخططاتهم على جدار غرفة نومي. |
| farkına varmıştı. Stüdyomdaki duvara astığım bir şey söyledi. | TED | قال شيئاً قمت بوضعه على جدار الأستوديو الخاص بي |
| Eğimleri hesaplarız ve muhtemel hayatın olduğu duvara doğru botumuzla gideriz. | TED | نحسب انحدار السطوح ، وندفع الروبوت على جدار حيث هناك احتمال كبير للحياة. |
| Davette duvarda bir resimlik boşluk olacak. | Open Subtitles | لذا سيكون هناك مكان شاغر على جدار العرض الليلة |
| Granit duvarda adamın bozuk bir yansıması var. | Open Subtitles | هناك إنعكاسٌ مشوّه لهذا الرجل على جدار الغرانيت. |
| Bir anlığına tersine çevirmek, baraj duvarındaki basıncı azaltacak ve bir tsunami oluşturmamızı kolaylaştıracak. | Open Subtitles | عكس ذلك للحظات سوف تخفيف الضغط على جدار السد وجعلها أسهل بالنسبة لنا لخلق كارثة تسونامي. |
| Spor salonunun duvarındaki tek pankart binayla birlikte gelendi. | Open Subtitles | الراية الوحيدة التي على جدار الصالة الرياضية كانت تلك الواحدة التي جاءت مع المبنى |
| Hayır, virüsleri temizliyordum. Güvenlik duvarını değiştirmelisin. | Open Subtitles | لا, أنا فقط إزالت بريد مزعج عزيزي,يجب أن نحصل على جدار الحماية أفضل |
| Böylelikle, krater duvarının üstündeki katmanlardan gördüğünüz şey, ve şimdi Gezgin aşağıya iniyor, ölçüyor, bilirsiniz, özelliklerini ve kayaları inceliyor ve kanyondan inerken, bilirsiniz, | TED | و بالتالي ما ترونه هنا هو الطبقات على جدار الفجوة و العربة الجوالة تنزل إلى داخل هذه الفجوة و تقوم بالقياسات و تحلل الصخور بينما تجتاز الوادي |
| Sloganınız labaratuvarın duvarındaydı. | Open Subtitles | لقد كان هذا الشعار على جدار المختبر |
| - Büyükbabamın evinin duvarında. | Open Subtitles | - التي كانت على جدار |