"على دليل" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir ipucu
        
    • bir kanıt
        
    • dair kanıt
        
    • bir delil
        
    • kanıtlar
        
    • kanıt var
        
    Oklardan birini bulabilirsek nerede satın aldığına dair bir ipucu bulabiliriz. Open Subtitles لو حصلنا على سهم، سنحصل على دليل للمكان الذي يشتري منه.
    İşe yarar bir ipucu bulmak için önce adamın gazını alıp balonunu patlatmalıydım. Open Subtitles يجب على تفجير البالون و أفرغ غطرسته للعثور على دليل هام
    Ablamın iyi olduğuna dair bir kanıt görene kadar da böyle olacak. Open Subtitles وحتى أحصل على دليل بأن شقيقتي بصحة جيدة سيقى الوضع كما هو
    Babasının masum biri olduğuna dair bir kanıt bulduğumuzu söyledim. Open Subtitles أخبرتها أننا عثرنا على دليل جديد يدل أن والدها بريء
    Dr. Brennan bir çete üyesinin yakın zamanda mülkünüzde bulunduğuna dair kanıt buldu. Open Subtitles عثرت الطبيبة برينان على دليل تعود لفرد عصابة كان يقيم في منزلك مؤخراً
    Evet, bu her neyse belki evinde bir delil bulabiliriz. Open Subtitles أجل، أيّاً كان، ربما يمكننا العثور على دليل في منزلها
    Ama onun için ciddi kanıtlar elde edemeden izini kaybettik. Open Subtitles ولكننا فقدنا أثره قبل أن نحصل منه على دليل قوي
    Elimizde işe yarar bir kanıt var. Open Subtitles أخيراً حصلنا على دليل خالي من الشوائب
    Eğer yakın zamanda bir ipucu ele geçirip, bu adamları bulamazsak, bu kadını kurtarma şansımız yok diyebiliriz. Open Subtitles أما المشكلة الآن هي أننا إذا لم نحصل على دليل نتتبعه قريباً فلا أظن بأننا سننقذ المرأة
    Sahibiyle ilgili bir ipucu buldum galiba. Open Subtitles أجل، حسناً أعتقد أنني حصلت على دليل إلى المالك
    Aslına bakarsan, elimizde bir ipucu var. Sabah üstünde çalışacağım. Open Subtitles حصلنا على دليل الليلة الماضية وسأتحقق منه هذا الصباح
    Nereye gittiği konusunda bir ipucu elde edebiliriz. Open Subtitles من الممكن أن نحصل على دليل إلى حيث كان يذهب
    bir ipucu elde edeceğimden emindim. Open Subtitles كنتُ متيقِّنًا من حصولي على دليل في مكان ما
    Bu durumda sizi cinayetle suçlayacak yeni bir kanıt bulmamamız için dua edersiniz. Open Subtitles وفي تلك الحالة، ستتمنون ألا نعثر على دليل جديد سيزيد من مدة حكوميتكم
    O gece anlaşılması zor bir kanıt üzerinde çalışıyordum ve bitmemişti. TED وفي تلك الليلة كنت أعمل وأعمل على دليل صعب المنال، والذي كان ناقصاً.
    Sana anlatmam gerek tatlım, sikimdirik teorilerinle bir daha geldiğinde, bunu kullanabileceğim bir kanıt bulana kadar kendine sakla. Open Subtitles إسمعي يا عزيزتي، إن جئت مجدداً مع إحدى نظرياتك السخيفة إحتفظي بها لنفسك حتى تحصلي على دليل حسي
    Eğer işin içinde olduğumuza dair bir kanıt bulurlarsa uzun vadede, yankıları, en az teröristlerle karşı karşıya kaldığımız durum kadar ciddi olacaktır. Open Subtitles لو عثروا على دليل أننا متورطون, على المدى البعيد، فإن النتائج ستكون وخيمة مثلما يحدث مع هؤلاء الإرهابيين
    Silahları teröristlere sattığımıza dair kanıt bulacaklar. Open Subtitles سيعثر على دليل أننا قمنا ببيع أسلحة للإرهابيين
    Kira'yı yakalamak için, Kira'ya dair kanıt gerekiyor. Open Subtitles إن كان الغرض الإمساك بـ كيرا فعلينا أن نحصل على دليل قاطع
    Ama bu dosya bana sağlam bir delil getirene dek açık kalacak. Open Subtitles وسابقي القضيه مفتوحة حتى احصل على دليل ثابت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more