| Belki ayakları üzerinde durmasına yardım ederek Ross'a iyilik etmişsizdir. | Open Subtitles | ربما فعلنا حسنا بمساعدة روس للعودة على قدميه |
| Şey, çünkü bir kere ayakları üzerinde düşünemezler. | Open Subtitles | حسناً، لأنه لا يمكن أن يفكر وهو على قدميه. |
| Hayır. ayağa kalkıyor. Peşinde iki Westerby'li savunma oyuncusu var. | Open Subtitles | ينهض على قدميه يضغط عليه لاعبَين ِ من دفاع وستربي |
| Şimdi anayola yürüyerek varmaya çalışıyor. | Open Subtitles | الآن هو على قدميه يسير عائدا إلى الطريق الرئيسي. |
| bir numaralı şüpheliyi uzun bir romörkun arkasında yaya olarak bulduk. | Open Subtitles | ولدينا المشتبه رقم واحد على قدميه. رقم واحد وراء مقطورة طويلة. |
| Biz olmasak da kendi ayakları üstünde durabilsin istedim. | Open Subtitles | أردت منه أن يستطيع الوقوف على قدميه بعد رحيلنا |
| O genç, ince ve arka ayaklarının üzerinde durabiliyor. | Open Subtitles | انه شاب، ونحيل، ويمكنه الوقوف على قدميه |
| Koca bebek, kalkmış ağlıyor. | Open Subtitles | إنه يبكي لأن احدى بجاماته لم تركب على قدميه |
| Raynard'ı tekrar ayakları üzerinde tutmak için diğer adım onu temizlemekti. | Open Subtitles | الخطوة التالية لجعل رينارد يعود على قدميه كان جعله نظيفا |
| En azından benim çocuk gibi, hapisten yeni çıkmış babam kendi ayakları üzerinde durana kadar olmaz. | Open Subtitles | حتى يخرج رجُلي ابن أبيه من سجنه ويقف على قدميه لقد سمعتُ ذلك |
| Aaron yeniden kendi ayakları üzerinde duruyor, fakat yine altında kaygan bir zemin var. | Open Subtitles | يبدو أن أرون ويليامز نهض على قدميه مجدداً, لكن في داخله مظلم و رقيق. |
| Kendi ayakları üzerinde durmaya başlayana kadar bizimle kalacaktı. | Open Subtitles | كنا سنترك " فيليب " يعيش هنا بينما يعود للوقوف على قدميه |
| ayağa kalkar, zorla dairene yönelir. | Open Subtitles | لقد تحامل على قدميه وأخذ يتمايل إلى أن وصل إلى شقتكِ |
| - ayağa kalktı. - Hadi! Sana ihtiyacımız var Mike! | Open Subtitles | يعود واقفاً على قدميه هيا بنا نحتاجك يا مايك |
| Bu işlem biberi sığırların gözlerine sürerek yapılıyor, böylece hayvanın ayağa kalkması bekleniyor. | Open Subtitles | تتم هذه الممارسة بفرك الفلفل مباشرة في عيونهم، من أجل حث الحيوان لأن يقف على قدميه. |
| Soyguncu neredeyse 30 kez vurulmuş ama yürüyerek kaçmış. | Open Subtitles | وقد أٌصيب اللص بثلاثون طلقة تقريباً ولكنه هرب على قدميه |
| - Adam yürüyerek mi yoksa araçla mı gitti? | Open Subtitles | هل الرجل رحل على قدميه ام بواسطة سيارة ؟ |
| Görgü tanıkları silahlı adamın yaya olarak kaçtığını ifade etti. | Open Subtitles | و أبلغ شهود العيان أنهم رأوا مسلحاً يغادر المكان سيراً على قدميه |
| Burası açık bir alan. yaya olarak fazla uzağa gidemez. | Open Subtitles | هذه المنطقة مفتوحة، يمكن أن يكون إبتعد على قدميه |
| ayakları üstünde durmayı hemen öğrenmeli. | Open Subtitles | يجب أن يتعلم الوقوف على قدميه مرة واحدة |
| Tekrar ayakları üstünde duruncaya kadar bekleyeceğim, ... yeni bir iş bulsun. | Open Subtitles | ، يجب أن أنتظر حتى يعود على قدميه |
| Bak, yakın zamanda bu yer kendi ayaklarının üzerinde duracak ve bana bu kadar bağımlı olmayacaksın. | Open Subtitles | - هل ستأخذها ؟ هذا المطعم قريباً سيعود ليقف على قدميه وأنت لا يمكن أن تعتمد علي في ذلك |
| ayaklarının üzerinde kalan kazanır. | Open Subtitles | الفائز هو الذي يبقى واقفا على قدميه |
| Birkaç gün içinde ayağa kalkmış olmazsa peşine düşerim. | Open Subtitles | إن لم يقف على قدميه خلال يومين.. -فسأقتنصك |