| - ama bence bunu görmelisin... - bu makinelerden çok mu var? | Open Subtitles | أظن أن عليكِ رؤية ـ أيوجد الكثير من تلك الآلات؟ |
| Cazı, bahsedilen şeyi görmelisin. | Open Subtitles | عليكِ رؤيتها، عليكِ رؤية ماهو على المحك. |
| Onu dairesinde bulduk. Bu yeri görmeliydin. | Open Subtitles | لقد وجدناها بشقتها ليس عليكِ رؤية المكان |
| İlk dairesini görmeliydin. çelik ve beton. | Open Subtitles | كان عليكِ رؤية شقتها الأولى من الخرسانة و الحديد |
| Okuldaki bir yas toplantısına gidiyorum, ve diger aileleri görmen gerek. | Open Subtitles | أنا ذاهبة لجمع حزين في المدرسة وحسناً ، ينبغي عليكِ رؤية الآباء الآخرين |
| Bunu görmen lazım. | Open Subtitles | يجب عليكِ رؤية ذلك |
| Onu gördüğündeki yüz ifadesini görmen lazımdı. | Open Subtitles | وكان عليكِ رؤية وجهه عندما رأها |
| Şişko kadının koca göğüslerinin altında ne olduğunu görmelisin. | Open Subtitles | ينبغي عليكِ رؤية ما تحمله المرأة البدينة تحت ردائها العلويّ |
| Bunu görmelisin. Bir elini kafasının üzerine atmış. | Open Subtitles | ينبغي عليكِ رؤية هذا، إنّها تضع يد على رأسها |
| Hafta sonları herkesin geldiği eğlence parkını görmelisin. - Yüzmekten hoşlanır mısın? | Open Subtitles | عليكِ رؤية الحديقة الترفيهية حيث يتقابل الجميع في نهاية الأسبوع. |
| Cazı, bahsedilen şeyi görmelisin. | Open Subtitles | عليكِ رؤيتها، عليكِ رؤية ماهو على المحك. |
| Giydiğim seksi çamaşırları görmelisin. | Open Subtitles | عليكِ رؤية الشيء المثير الذي أرتديه |
| Sen uyurken sana nasıl baktığını görmeliydin. | Open Subtitles | يجب عليكِ رؤية الطريقة التي ينظر بها نحوكِ وأنتِ نائمة. |
| Boston'daki kız onu tanıdığında yüz ifadesini görmeliydin. | Open Subtitles | عليكِ رؤية تلك الفتاة التي عرفته في "بوسطن" |
| Yüzündeki ifadeyi görmeliydin. | Open Subtitles | كان عليكِ رؤية النظرة التي علت وجهها |
| Bu Amiş çocuk onlara saldırınca oluşan yüz ifadelerini görmeliydin. | Open Subtitles | كان عليكِ رؤية النظرة التي علت وجوههم عندما هجم عليهم ذلك الفتى الـ"آميشي" |
| Burayı bir de bir kaç saat sonra görmen gerek. | Open Subtitles | يجب عليكِ رؤية هذا المكان بعد ساعات |
| Lütfen. Bunu görmen gerek. | Open Subtitles | أرجوكِ، عليكِ رؤية هذا |
| Şunu görmen lazım Lemon. | Open Subtitles | ليمون), تعالي الى هنا, عليكِ رؤية هذا) |
| Var ya herifin suratını görmen lazımdı. | Open Subtitles | دعيني أخبرك كان عليكِ رؤية وجهه |
| Bu kadın kafadan kontak. Bi de kediye yaptığını görsen. | Open Subtitles | إنها مجنونة تماماً، عليكِ رؤية ما فعلت بالقظة. |
| Bunu görmeniz gerek. | Open Subtitles | .ادخلي. عليكِ رؤية ذلك. |