| Ama eğer o boynuzlu balina senin için bu kadar önemliyse bir şeyler yapman lazım. | Open Subtitles | لكن إذا كان حوت القطب الشمالي ذلك يعني الكثير لك يجب عليك أن تفعل شيئاً |
| İçeri girmesine izin veremezsin. bir şeyler yapman lazım. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تدعها تدخل، عليك أن تفعل شيئاً! |
| bir şeyler yapman lazım. | Open Subtitles | عليك أن تفعل شيئاً. |
| Şu duş başlığıyla ilgili bir şey yapmam gerek. | Open Subtitles | عليك أن تفعل شيئاً حول مقبض الدش. |
| Şu duş başlığıyla ilgili bir şey yapmam gerek. | Open Subtitles | عليك أن تفعل شيئاً حول مقبض الدش. |
| Bence bu güzel şiirlerle alakalı gerçekten bir şeyler yapmalısın. | Open Subtitles | أعتقد حقاً بأن عليك أن تفعل شيئاً بهذه الأشعار الجميلة |
| Kasaba yok olmanın eşiğinde. bir şeyler yapmalısın. | Open Subtitles | هذه البلدة على وشك أن تتفكّك عليك أن تفعل شيئاً |
| İstasyonu dağıtan bir grup çocuk var. Bir şeyler yapmalısınız. | Open Subtitles | هناك مجموعة من الأولاد يعبثون بالمحطة، عليك أن تفعل شيئاً. |
| Max, bir şeyler yapman lazım. | Open Subtitles | (ماكس)، عليك أن تفعل شيئاً! |
| Cabe, bir şeyler yapman lazım. | Open Subtitles | -كايب)، عليك أن تفعل شيئاً) . |
| Eğer peşinde bir katil varsa, bir şeyler yapmalısın. | Open Subtitles | إذا كان هناك قاتل مجنون يسعي وراه، يجب عليك أن تفعل شيئاً حيال ذلك |
| Hay canına yandığım! Bu konuda bir şeyler yapmalısın! | Open Subtitles | عليك أن تفعل شيئاً ما حيال ذلك |
| Hayır dev büyüklüğünde bir şeyler yapmalısın. Ve şanslısın ki bana iyilik borcu olan "Dev" arkadaşlarım var çünkü onlar "San Fransisco Devleri". | Open Subtitles | لا، عليك أن تفعل شيئاً "ضخماً" ولحسن حظك، لدي أصدقاء ذو شأن "ضخم" مدينون لي بمعروف "ضخم" |
| Bir şeyler yapmalısınız. | Open Subtitles | عليك أن تفعل شيئاً |