| O zaman bizim çocuğumuz yok diye, intihar etmeyi mi düşünmeliyiz yani? | Open Subtitles | ولم لم يكن لدينا أطفال لكن يجب علينا أن نفكر في الانتحار |
| Işığı kendiliğinden varolan bir çözüm olarak yeniden düşünmeliyiz. | TED | علينا أن نفكر مرة أخرى بالضوء كحل إفتراضي. |
| Bu yüzden eğer maddeyi canlandıracaksak farklı şekilde düşünmeliyiz. | TED | لذا علينا أن نفكر بأسلوب مختلف إذا كنا بصدد بعث الأشياء إلى الحياة. |
| Yani eğer müdahaleye dair bir benzetme ile bitirebilirsem, düşünmemiz gereken dağ kurtarma gibi birşey. | TED | ويمكنني أن ألخص فكرة التدخل الدولي بمثال وهو طريقة يجب علينا أن نفكر فيها وهو ان التدخل الدولي يشبه الانقاذ الجبلي |
| Bu yüzden yaşam oluşturmaya başlamadan önce, nereden geldiğini iyice düşünmemiz gerekiyor. | TED | لذا فقبل أن نبدأ بالفعل فى صناعة الحياة، علينا أن نفكر بجدية من أين جاءت. |
| Bir yolunu bulmalıyız yoksa Dünya'daki insanlar ölecek. Düşün! | Open Subtitles | لكن علينا أن نفكر بشيئاً ما وإلا الناس ستموت على كوكب الأرض. |
| Durum daha da kötüleşmeden yaptıklarımızı düşünsek iyi olur. | Open Subtitles | وربما علينا أن نفكر حول ما سنفعله .قبل أن تزاد الأمور سوءً |
| Ürünlerimizi oluşturan ham maddeleri de düşünmek zorundayız. | TED | يجب علينا أن نفكر بالمواد الخام التي تنتج منتجاتنا. |
| Hikayelerle daha çok mu, daha az mı düşünmeliyiz? | TED | هل يجب علينا أن نفكر أكثر بخصوص القصص، أو أقل بخصوص القصص؟ |
| Büyük düşünmeliyiz, ucuz düşünmeliyiz. | TED | علينا أن نفكر بأشياء كبيرة، علينا أن نفكر بأشياء قليلة التكلفة. |
| Ve açıklamalar kapsamında ve kimin açıklamasının etkili olacağı konusunda daha çok düşünmeliyiz. | TED | وهذا يحتم علينا أن نفكر أكثر في مفاهيم سرد حكاياتنا وأي حكاية ستكون الأكثر تأثيرا. |
| Bu konuyu düşünmeliyiz. | Open Subtitles | توقفي عن الحديث .علينا أن نفكر في هذا الأمر |
| Haklısın. Bunu hiç düşünmemiştim. düşünmeliyiz. | Open Subtitles | إنتِ على حق ، لم أفكر ابداً في ذلك ، يجب علينا أن نفكر |
| İhtimalleri düşünmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نفكر بالاحتمالالت التي بين أيدينا. |
| Bu özel topluluğa nasıl enerji sağlayacağımızı düşünmemiz gerekiyordu. | TED | وكان علينا أن نفكر بطريقة لتزويد الطاقة لهذا المجتمع الفريد. |
| Ve böylece bunu düşünmemiz gerektiğini söylediğinde, bazı ozon etkileri olacağı halde... ...insanlar onu ciddiye aldı. | TED | لذا فالناس أخذوا كلامه محمل الجد عندما قال يجب علينا أن نفكر في هذا, بالرغم من أنه سيكون هناك بعض الآثار على الأوزون |
| Bu yüzden burada düşünmemiz gereken tekrar geriye dönmek; havadan karbondioksiti çekip çıkarmak. | TED | ولذا فإن ما يجب علينا أن نفكر به الآن هو العودة لما قبل ذلك؛ وسحب ثاني أكسيد الكربون من الهواء. |
| Hayır, bundan daha sağlam bir plan bulmalıyız. | Open Subtitles | كلا, علينا أن نفكر بفكرةٍ أفضل |
| Tamam, gidelim. Birşeyler bulmalıyız. | Open Subtitles | فلنخرج من هنا، علينا أن نفكر في حل ما |
| - Benimle gelmesi için Jim'e para verdim. - Buradan çıkmanın yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | لقد دفعت الى "جيمى" لكى يأتى معى يجب علينا أن نفكر فى طريقة للخروج من هنا |
| Bunu düşünsek iyi olur. Bekle bakalım. | Open Subtitles | علينا أن نفكر بشأن هذا، تريـثـي |
| Bu kararları gerçekten düşünmek zorundayız. | TED | بالتالي علينا أن نفكر مليًّا في هذه القرارات. |