| bunu yapmak zorunda çünkü penceredeki bu boşluk robotun genişliğinden birazcık daha büyük. | TED | يجب عليه فعل ذلك بسبب هذه الفجوة في النافذة أكبر قليلاً من عرض الروبوت. |
| Ama androidi istasyonu patlayacağı konusunda uyardı bunu yapmak zorunda değildi. | Open Subtitles | لكنه أخبر الروبوت بأن تقوم بتحذيرنا , بأن تلك المحطة على وشك الأنفجار لم يكن عليه فعل ذلك |
| "Daha yavaş, daha yavaş'" diye söyleniyordum ama aynı zamanda, bunu yapmak zorunda olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | و كنت أفكر" أفعل ذلك ببطء و كنت أعرف كذلك أنه كان عليه فعل ذلك بسرعة.. |
| bunu yapmak zorunda mı? | Open Subtitles | هل حقا يجب عليه فعل ذلك ؟ |
| bunu yapmak zorunda değildi. | Open Subtitles | لم يكن عليه فعل ذلك |