| Gitmem gereken bir yer ve yapmam gereken bir şey var. Beni vurmadıkça veya tutuklamadıkça, ben gideceğim, Jack. | Open Subtitles | اسمع يا رجل لدي مكان علي أن أذهب إليه لدي شيء علي القيام به إلا إذا أطلقت علي النار |
| Ve onlar bana yapmam gereken herşeyi söylüyorlardı. | TED | وكانوا يوجهونني نحو كل الامور التي يتجوب علي القيام بها |
| Onu sağ salim geri getirebilmek için ayarlamalar yapmam gerek. | Open Subtitles | و علي القيام بالتدابير اللازمة لاعادتة بأمان |
| Hareket edecek misin, yoksa bütün her şeyi benim mi yapmam gerekiyor? | Open Subtitles | هل ستقوم بحركة أم أن علي القيام بكل شيء؟ |
| Departmanda Yapacak bazı işlerim var, final sonuçlara bakacağım. | Open Subtitles | لدى اعمال كثيره يجب علي القيام بها مثل اداره القسم والاشراف على الاختبارات |
| Bunu genellikle limitler ve engeller dâhilinde yapmak zorunda kalıyorum. | TED | وكان غالبا يتوجب علي القيام بهذا في وجود معوقات وتحديات. |
| İndir, indir. Her şeyi ben mi yapacağım? | Open Subtitles | أنزل الصندوق, أنزل الصندوق هل علي القيام بكل شئ؟ |
| Hadi, birlikte bir şeyler çalın. Benim yapmam gereken önemli işlerim var. | Open Subtitles | لمَ لا تعزفا معاً، لأن علي القيام ببعض الأعمال الهامة؟ |
| Tek yapmam gereken, herkesten daha çok şey toplamam. | Open Subtitles | كل ما علي القيام به أن أجمع أكثر من شخص آخر |
| - Koca Anne. - Bugün yapmam gereken işler var. | Open Subtitles | يا إلهي أيتها الجدة الكبيرة يوجد أشياء علي القيام بها اليوم |
| yapmam gereken bir şeyler var. | Open Subtitles | لدي عمل علي القيام به.. أعدك بأنه الأفضل للجميع |
| yapmam gereken o düğünü en iyi şekilde organize etmekti. | Open Subtitles | كل ما كان علي القيام به كانت تجعل من خلال حفل الزفاف. |
| Aman Tanrım... Aman Tanrım! Önce yapmam gereken bir iş var. | Open Subtitles | يا الهي، يا الهي هناك امر علي القيام به اولا |
| Yalnız izin verirseniz alışveriş yapmam gerek. | Open Subtitles | لكن لدي تسوق علي القيام به، إذا سمحت لي؟ |
| Hayır, bekle. Siz onu ayırmadan önce biraz hazırlık yapmam gerekiyor. Elbette. | Open Subtitles | لا, انتظر علي القيام ببعض التجهيزات في المركبة قبل أن نفصلها |
| Senin yaptıklarından daha fazlasını Yapacak. | Open Subtitles | ستكون له القدرة علي القيام بما أكثر.. أكثر بكثير |
| Ben başka ne yapacağımı bilmiyorum. Bir şey yapmak zorunda. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ماذا أفعل يجب علي القيام بشيء ما. |
| O yüzden yapacağım şey kendimi oyunun dışında bırakmak olacak. | Open Subtitles | لذلك ما عازمة علي القيام به هو أنا فقط سوف أخذ نفسي خارج اللعبة |
| Kimseye söylemeyeceğime dair söz verdirdi ama doğru şeyi yapmam lazım. | Open Subtitles | لقد جعلتني أعدها ألا أتكلم لكن علي القيام بالأمر الصحيح |
| O görüntüyü gözümün önünden çıkaramıyorum, ben de Yapmam gerekeni yaptım. | TED | وأنا لا أستطيع نسيان المشهد وأخرجه من عيني، وفعلت ما كان علي القيام به. |
| (Kahkahalar) Ve özellikle o gün ne fena bir yenilgiye uğradığımı hatırlıyorum çünkü şimdi Albert'ın biraz önce yaptığını yapmak zorundayım, ağılda da bu kuzulardan 100 tane filan var | TED | ضحك وذكرت خصوصاً أن ما يبعث على السخرية هو انا في ذلك اليوم لانه كان يتوجب علي القيام بما قام به آلبرت وهناك مثل ١٠٠ من هذه الحملان في الحظيرة، |
| Pekala, evlat, benim biraz işim var gibi görünüyor. | Open Subtitles | لا عليك يا بني ويبدوا ان لدي الكثير من العمل علي القيام بهِ |
| Bir şey yapmalıydım, ben de iki blok kadar takip ettim. | Open Subtitles | ،توجب علي القيام بشيء ،لذا تعقبته حتى عدة مبان |
| Yapmaya mecbur olduğum şeyi yaptım. | Open Subtitles | لقد فعلت ما كان علي القيام به |
| Biraz tertip yapmam gerekti. | Open Subtitles | حسناً، كان علي القيام بترتيب بعض الأشياء |
| - Ne? Dinle, halletmem gereken bir iş var, ama söz veriyorum hemen dönerim. | Open Subtitles | هذا شيء علي القيام به أعدك بأنني سأعود إبقي حث أنت |
| Eğer onun için bunu yapmam gerekiyorsa yaparım. | Open Subtitles | إذا كان هذا ما علي القيام به من أجله , فليكن |