| Uzun iyileşme süresi boyunca, kendine duymayı öğretti... ve tekrar acıyı hissetmeyi. | Open Subtitles | أثناء تعافيه لمدة طويلة، علّم نفسه السمع والشعور بالألم من جديد. |
| Meydan, Ukrayna gençliğine örgütlenmeyi öğretti. | Open Subtitles | علّم الميدانُ الشبابَ الأوكراني كيف ينظّمون أنفسهم |
| Andre'ye "Kobra'nın ini" oynamayı öğreten benim. | Open Subtitles | أنا الشخص الذي علّم دكتور دري فن الراب و الهيب باب |
| Hiç kitap kullanmadan hesap öğrendi. | Open Subtitles | حسنا، لقد علّم نفسه حساب التفاضل والتكامل بدون أن يستعمل كتبه الدراسية حتى |
| Yani, baban Andy'ye de çalmasını öğretmişti? | Open Subtitles | وعلمت عندها ان والدك علّم اندي العزف ايضاً |
| Küçük meleklere sopayı tutmasını, topu yerleştirmesini öğret, sonra da eğil, yeter. | Open Subtitles | فقط علّم هؤلاء الصغار أين هي نهاية و أين هو مقبض عصا الغولف كيف يثبتون الكرة و بعدها يضربونها , بالإضافة لذلك |
| - Sağ taraftaki bütün kutucukları işaretle. - Tamam. anladım. | Open Subtitles | علّم على كل الخيارات الموجود على اليمين - اليمين. |
| ve işini rütbece astına öğretirsin. | Open Subtitles | و علّم عملك إلى الرّجل الذي أقل في الرّتبة . |
| Adam, da hizmetlerine karşılık olarak diğerlerine öğretti. Hizmet verenler arttı, verilen hediyeler arttı. | Open Subtitles | الرجل علّم الآخرين مقابل خدماتهم الكثير خدموه، ومزيد من العطايا وُهبت |
| Hocalarımdan biri bir şempanzeye saksafon çalmayı öğretti. | Open Subtitles | أحد المعلمين علّم شمبانزي كيف يعزف على الساكسفون. |
| Ne yazık ki bildiği her şeyi çırağına öğretti. | Open Subtitles | لسوء الحظ علّم مبتدئ لديه كل شيء يعرفه |
| Babası köyde İngilizce öğretti. | Open Subtitles | والدها علّم القرية اللغة الإنجليزية |
| Sadece birkaç kişiye nasıI vurulacağını öğretti. | Open Subtitles | لقد علّم عددا قليلا من الناس |
| Andre'ye "Kobra'nın ini" oynamayı öğreten benim. | Open Subtitles | أنا الشخص الذي علّم دكتور دري فن الراب و الهيب باب |
| Ghost ve Tommy'e bilmeleri gereken her şeyi öğreten adam benim. | Open Subtitles | أنا الوغد الذى علّم جوست وتومى كل شئ يعلمونه |
| Kite'a Nen kullanmayı öğreten benim. Tekniklerini de öğreten benim. | Open Subtitles | أنا من علّم (كايتو) استخدام "النين"، وقد علّمته أساليبه الخاصّة. |
| Hiç kitap kullanmadan hesap öğrendi. | Open Subtitles | حسنا، لقد علّم نفسه حساب التفاضل والتكامل بدون أن يستعمل كتبه الدراسية حتى |
| Genelev açılışını yapmasından kısa süre sonra Hoss, Auschwitz Kamp Komutanlığı görevinden alınacağını öğrendi. | Open Subtitles | بعد فترة قليلة من الإشراف على إفتتاح المبغى هيس"علّم أنّه كان سيُعزل" "كقائداً لـ "آوشفيتس |
| Tek bir kelime etmeden, sadece bu örnekle çocuklarına nasıl sırra kadem basılacağını öğretmişti. | Open Subtitles | دون أنْ يقول كلمة واحدة، فقط من خـلال الاقتداء به، علّم كل من ولديه كيف يتلاشيان. |
| -Baban sana söylemedi mi? Jinx'e bu küçük yastıkla yürümeyi öğretmişti. | Open Subtitles | علّم جينكس كيفية السير فى ممشى ـ |
| Cerrahlıkta bunun adı "birini gör, birini yap, birine öğret" Ama süreç hep aynı ve dünya çapında yeteneğe giden yol binlerce yıldır hiç değişmedi. | TED | في الجراحة ، يطلق عليه "شاهد مرة، افعل مرة، علّم شخص." لكن العملية هي نفسها، وكان هذا هو الطريق الرئيسي للمهارة في جميع أنحاء العالم لآلاف السنين. |
| Rembrandt, burayı işaretle. | Open Subtitles | ريمبراند) علّم على هذا المكان). |
| Ve işini rütbece astına öğretirsin. | Open Subtitles | و علّم عملك إلى الرّجل الذي أقل في الرّتبة . |
| Haley'e kumandayı kullanmasını öğretirsen özür dilerim ancak. | Open Subtitles | علّم (هايلي) كيف تستخدم جهاز التحكم، و بعدها سأعتذر |