| Tüm söylemek istediğim, gerçek bir iş hayatına bir masa kurmanın heyecanlı olacağı. | Open Subtitles | جلّ ما أقوله هو أظنني سيكون مثيرًا لأحول مكتبًا واحدًا إلى عمل حقيقي. |
| Liberya hükümetiyle bir sözleşme yaptık, ona maaş bağladık, ve gerçek bir iş sahibi olma şansını verdik. | TED | وبمعية الحكومة الليبيرية، وقعنا عقدا، ودفعنا لها راتبا وأعطيناها فرصة الحصول على عمل حقيقي. |
| Dışarı çıkıp gerçek bir iş alana kadar gözlerden uzak duracaksınız. | Open Subtitles | تنتظر حتى يمكنك الخروج و الحصول على عمل حقيقي |
| Büyümek ve gerçek bir işe sahip olmak istiyor musun? | Open Subtitles | تريدين ان تكبرين وتحصلين على عمل حقيقي ؟ |
| - Sizleri bilmem ama benim yapmam gereken gerçek işlerim var. | Open Subtitles | لا أدري عن البقية ولكن أنا لدي عمل حقيقي لأقوم به |
| doğru düzgün bir iş bulup, aileye katkıda bulunabilirim. | Open Subtitles | لإيجاد عمل حقيقي والمساهمة في المصروف |
| Buna gerçek bir iş gibi davranalım, ne dersin? Saatine 5 dolar, günde en fazla 30 dolar. | Open Subtitles | لندفع لك وكأنها عمل حقيقي خمسُ دولارات بالساعة |
| Bu sektörde gerçek bir iş bulmaya çalışmalısın istikrarlı bir iş. | Open Subtitles | حسب رأيي، عليك إيجاد عمل حقيقي في هذا الميدان عمل به بعض الإستقرار |
| Ne yapacaksın peki, gerçek bir iş mi bulacaksın? | Open Subtitles | اذا مالذي تنوي فعله , استحصل على عمل حقيقي ؟ |
| Bunun anlamı, anne, gerçek bir iş almalı. | Open Subtitles | إنه يعني أن والدتك قد تحصل على عمل حقيقي. |
| Ona gerçek bir iş teklif ettim, beni reddetti. | Open Subtitles | عرضت على ذلك الفتى عمل حقيقي وأدار ظهره لي |
| Çocuğumuz olduğunda, bu paranın yeterli olmadığını gerçek bir iş bulmam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | وحينما أنجبنا طفلة قالت أن ذلك غير كافياً قالت أنه يجب أن احصل على عمل حقيقي فأخبرتها أننى هكذا أمزق حياتى |
| Pekâlâ kızlar. gerçek bir iş kurduğunuzda beni arayın. | Open Subtitles | حسناً يا فتيات، نادوني عندما يكون لديكم عمل حقيقي. |
| Şimdi anladım. gerçek bir iş bulamıyorsun. | Open Subtitles | . لا , الأن فهمت ذلك . أنت لا تستطيع الحصول على عمل حقيقي |
| gerçek bir işe ihtiyacım var. Para kazanamayacağım dans gibi değil. | Open Subtitles | انظرى اريد عمل حقيقي هو لَيسَ مثل يُمْكِنُ أَنْ أَجْمعَ مالِ من الرقص |
| Yapacak gerçek işlerim var. | Open Subtitles | تعلم أنه لدي عمل حقيقي أقوم به، أليس كذلك؟ |
| Artık doğru düzgün bir iş yapabilirim. | Open Subtitles | و الأن أستطيع أن أعمل عمل حقيقي |
| Neden adam gibi bir iş bulmuyorsun, kodumun saksafoncusu? | Open Subtitles | لِمَ لا تحصل على عمل حقيقي أيها الوغد اللعين؟ |
| Evet. O zamanlar gerçek işim vardı. | Open Subtitles | نعم , عندما كان لدي عمل حقيقي |
| - Ben söyleyecektim fakat benim gerçekten yapmam gereken gerçek işler var. | Open Subtitles | -كنت سأفعل، لكن كان .. هناك عمل حقيقي يحتاج الإنهاء |
| Ben bunun hep gerçek bir işten ziyade bir hobi olduğunu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | ظننت دائما انها هواية أكثر منها عمل حقيقي |
| Bence aşçılık gerçek bir iştir. | Open Subtitles | -رئيس الطهاة يعني طاهي, صحيح؟ شخصياً, أعتقد أن عمل الطاهي عمل حقيقي |