| bunu yapmak istediğimi anlıyor gibilerdi ama zaman geçtikçe fikrimi değiştirmeye çalıştılar. | Open Subtitles | كأنما كانا منصتين إلي بأنني أريد عمل ذلك حقاً لكن بمرور الزمن |
| bunu yapmak için çok daha fazla eğitime ve sorun çözmede nasıl ilerleyeceğimiz konusunda çok daha fazla pratik yapmalıyız. | TED | نحتاج الى الكثير من التدريب على كيفية عمل ذلك والكثير من الممارسة على كيف يمكن لذلك دعم حل المشكلة |
| Özel bir lazerle, ancak sadece 3 adam Bunu yapabilir | Open Subtitles | بإسستخدام ليزر مخصص لذلك ويوجد ثلاثة أشخاص يمكنهم عمل ذلك |
| Dolayısıyla Anatotian ismini bırakıyoruz. bunu yapmaya devam edebiliriz. | TED | ونتخلص من اناتوتيتان. ويمكننا مواصلة عمل ذلك |
| Bunu yapmayı kesmeliyim. | Open Subtitles | إني أجني في الساعة أكثر مما تجني أمي يجب أن أتوقف عن عمل ذلك |
| Artık bunu yapamam. En iyi arkadaşın dışarıda bir yerde kendini mahvediyor. | Open Subtitles | لا يمكنني عمل ذلك بعد الان صديقك المفضل في الخارج يدمر نفسه |
| Fakat tek başımıza yapamayız. Benimle gelmelisin. | Open Subtitles | لكننا لا نستطيع عمل ذلك لوحدنا يجب أن تأتي معي |
| Tabii. bunu yapabilirim. | Open Subtitles | بالتأكيد ,أعتقد أننى أستطيع عمل ذلك من أجلك |
| Kirliliği azaltmaya çalışmak pahalıdır, bu nedenle işletmeler bunu yapmak istemez. | TED | تخفيض التلوث مكلف لذلك, الأعمال التجارية لا تريد عمل ذلك |
| "Tamam, bir daha bunu yapmak zorunda değilsin" diye cevapladı. | TED | فقالت لى، " حسناً، لا يجب عليك عمل ذلك مجدداً." |
| Etkili bir giriş yapmak istedim ama her şey elektronikken bunu yapmak çok zor. | Open Subtitles | أردت عمل ذلك بطريقة درامية، ولكن يصعب ذلك، لأن كل شيء رقمي. |
| Lütfen, bunu yapmak istediğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | من فضلك, لا أعتقد أني أرغب في عمل ذلك |
| Hadi ama. Çocuğum beş dakika da Bunu yapabilir. | Open Subtitles | أي طفل يمكنه عمل ذلك على الحاسوب في خمس دقائق |
| 20 yıl içinde sadece bir nesil yani bizler şunu keşfettik: Vay canına! Televizyon Bunu yapabilir mi? | TED | جيل واحد فقط، عشرون عاماً عاما، و أكتشفنا ، واو !! التلفاز يمكننه عمل ذلك ؟ |
| Japon kadınlarda Bunu yapabilir. | Open Subtitles | اليابانيات يستطيعوا عمل ذلك أيضا |
| bunu yapmaya çalışıyorum ama kurşun kalemle bu zor oluyor. | Open Subtitles | حاولت عمل ذلك نوعاً ما، لكن من الصعب القيام بذلك بقلم الرصاص. |
| Ve bunu yapmaya da devam edeceğiz göründüğü kadarıyla sizin desteğiniz olmadan. | Open Subtitles | نحن سنواصل عمل ذلك وعلى ما يبدو بدون دعمك |
| Bunu yapmayı bırakmalısın yoksa boynuna bir zil takacağım. | Open Subtitles | عليكِ أن تتوقفِ عن عمل ذلك أو سأجعلكِ تعلّقين جرس على عنقك |
| Şimdi, işi bitir. Bunu yapmayı bırakabilirsin. | Open Subtitles | الأن , أنهي العمل. يمكنك التوقف عن عمل ذلك الأن. |
| Hayır, bunu yapamam. Ona ihanet edemem. Olanlar benim hatam. | Open Subtitles | لا، لا يمكنني عمل ذلك لا يمكنني خيانتها، هذه غلطتي |
| Burada gerçekten güzel bir şey yapmaya çalışıyorum ve sen etraftayken bunu yapamam. | Open Subtitles | وانا اريد حقا بناء شيئ حقيقي هنا ولا استطيع عمل ذلك وانتي هنا |
| Ebedi Mümin Kutsal Bakiremiz, senin susuz öksüzler için endişelenmeni sağlamaya çalıştığı sürece hiçbir şey yapamayız. | Open Subtitles | لكننا لا نستطيع عمل ذلك طالما تلك السيدة موجودة وأن تقلق بشأن اليتامى العطشى |
| bunu yapabilirim. bunu yapabilirim. | Open Subtitles | أستطيع عمل ذلك ,أستطيع عمل ذلك |