| Eh, gizli Ajan olmanın önemi de burada zaten, Mitch. | Open Subtitles | حسنا ، هذا هو السبب فى كونى عميله سريه يا ميتش |
| Ona kızımın SD-6'da çalışan bir çift taraflı Ajan olduğunu söyledin. | Open Subtitles | أنت أخبرته أن أبنتى عميله مزدوجه فى الـ إس دي -6 |
| Çift taraflı Ajan olduğunuzu bilenlerin listesi gerek. | Open Subtitles | نريد قائمة بالأشخاص الذين يعرفون أنك عميله مزدوجه |
| Antrenör ve müşterisi arasındaki güven kutsaldır, tıpkı rahipler ve avukatlarınki gibi. | Open Subtitles | "الثقة بين المُدرّب و عميله مُقدّسة كما هو الحال مع الكهنة والمحامين" |
| Senin Alman ajanı olduğunu sandığımdan değil, tatlım. | Open Subtitles | لم يكن هذا اعتقادا منى بانك عميله المانيه , يا حبيبتى |
| Şimdi CIA'yle çalışan bir çift taraflı ajanım. | Open Subtitles | والآن أنا عميله مزدوجه لصالح المخابرات الأمريكيه والرجل المسؤول عنى يدعى مايكل فون |
| O zaman bana hemen tüm gerçekleri söyleyeceksin ve avukat müvekkil gizliliği altında korunmayacak. | Open Subtitles | اذا عليك ان تخبريني الحقيقة بشأن كل شيء الآن, و لن يكون محمي بسرية المحامي و عميله |
| Mesela benim kardinal için çalışan çifte Ajan olduğumu ya da senin benden kurtulmaya çalıştığını söyleyeceklerdir. | Open Subtitles | مثلاً , يدعوا أني عميله مزدوجه لحساب الكاردينال أو أنك تحاول التخلص مني |
| Aynı şeyi Huffner'ın evine de yapmak istiyorum. Hayır, öyle bir şey olmayacak, Ajan Winter. | Open Subtitles | أحب أن أفعل المثل لمنزل هافنر لا,هذا لن يحدث عميله وينتر |
| Yanlış adamların kuyruğuna basmış olmalısın, Ajan Fornell. | Open Subtitles | لا بد أنكى أغضبتى الأشخاص الخاطئون عميله فورنيل |
| - Ajan David, bunların Tim'e ulaştığından emin olur musunuz? | Open Subtitles | عميله دافيد هل يمكنكى أن تحرصى على أن يحصل العميل ماكجى على هذه؟ |
| Onun hayatta olduğunu biliyorum, Ajan David. | Open Subtitles | و أنا اعلم انه على قيد الحياه,عميله دافيد |
| Biraz rahatla, Ajan David. Daha az önce büyük bir kaza atlattın. | Open Subtitles | اهدئى,عميله دافيد لقد كنتى لتوك فى حادث خطير |
| Ve senden her gün bir Ajan olmanı bekleyeceğim. | Open Subtitles | وسأتوقع هذا منكِ فى كل يوم تكونين فيه عميله |
| Federal Ajan olmak nasıl gidiyor? | Open Subtitles | مرحباً؟ كيف هو شعور أن تكونى عميله فيدراليه؟ |
| Danton, Buckley'nin kayınçosunun müşterisi olduğunu öğrenince de mesajı yolladı. | Open Subtitles | (عندما يكتشف (دانتون أن شقيق (باكلي) في سلك القانون هو عميله |
| Ama o kişinin V.D. Özel ajanı olduğundan bahsetmemişti. | Open Subtitles | ولكنه لم يذكر انها عميله خاصه من اداره الايرادات الداخليه |
| Şimdi CIA için çalışan bir çift taraflı ajanım. | Open Subtitles | الآن أنا عميله مزدوجه للمخابرات الأمريكيه |
| Sadece kendisi için müvekkil kazanmak istiyordu. | Open Subtitles | لقد كان يبحث من أجل عميله ليس إلا |
| Biraz önce görüştük. Tam aradığım müşteri. | Open Subtitles | لقد إنتهيت من الإجتماع للتو وهي عميله جيدهـ |
| Ben Gizli Servis'in ajanıyım. | Open Subtitles | أَنا عميله لجهازِ الأستخبارات الأمريكيِه |
| Bence müvekkilinin acısını paylaşan avukat, müvekkiline zarar verir. | Open Subtitles | فى رأيى المحامى الذى يشارك ألام عميله يقوم بدفن عميله |
| Cidden, devamlı müşterimiz olmakla ilgilenmen için ne yapmamız gerekiyor? | Open Subtitles | انتظري. جديا, ما الذي سيجعلكِ مهتمه بأن تكوني عميله دائمه لدينا؟ |
| müvekkilini başka bir yere naklettiğimizi söyledik. | Open Subtitles | لقد أخبرناه أننا قمنا بنقل عميله الى موقع أخر |
| Bu menajer, isimsiz oluşturup bir daha yapmamaya karar verdiğim Kara Liste'yi kullanarak bana Müşterisini satmaya çalışıyordu. | TED | كان هناك عميل يستخدم القائمة السوداء هذا الشيء الذي صنعته بشكل مجهول وقررت أن لا تفعل مرة أخرى ليبيع عميله لي |