| Ama daireler ağladığında... kurulamak için çok fazla peçete gerekir. | Open Subtitles | لكن عندما تبكي الشقة... ستحصل على الكثير من العمل الشاق. |
| Kadınlar ağladığında, erkekler de kırılma noktasına sürükleniyor. | Open Subtitles | اتعلمين عندما تبكي النساء ، يكونون وصلوا لاقصى درجات تحملهن |
| Şu 90210 dizisindeki yarı homonun rüyalarına ağladığında seni dinlemek zorunda kaldığımı anlat onlara. | Open Subtitles | أخبرهم كيف أني مجبرة على ..الإستماع لك عندما تبكي بسبب تلك الأحلام النصف شاذة "التي تراودك مع ذلك الشاذ في مسلسل "90210 |
| Bir kız Ağladığı zaman onunla konuşmak mı gerekir? | Open Subtitles | عندما تبكي الفتيات، هل ينبغي أن تتحدث إليهن ؟ |
| Toprak Ağladığı zaman o uyanır. | Open Subtitles | عندما تبكي الأرض، وقتها يفيق هو من سباته. |
| Elinden tutup ağlarken ona sarılarak şöyle diyebilseydim: | Open Subtitles | أخذ بيدها وأعانقها عندما تبكي وأقول لها: |
| Bu çocuk ağladığında tek bir sebep olabilir. | Open Subtitles | عندما تبكي .. هناك سبباً واحد فحسب |
| Peki, Jet. ağladığında çok yumuşak. | Open Subtitles | حسناً، يا نفاثة تبدو لطيفاً عندما تبكي |
| Sana bir telefon beklediğimi söyledim ağladığında neden bebeğe bakmıyorsun? | Open Subtitles | ...لقد أخبرتك بأنني في إنتظار مكالمة ...ولما لا تسأل عن الطفلة عندما تبكي! |
| ağladığında böyle. | Open Subtitles | هكذا تبدو عندما تبكي |
| Ağladığı zaman terk edilmiş yavru bir köpeğe benziyor. Bunu ona yapmayacağım. | Open Subtitles | إنها تبدو كجرو مهجور عندما تبكي |
| Ağladığı zaman? | Open Subtitles | عندما تبكي ؟ |
| Fakat sen ağlarken, sadece yağmurları getiriyorsun | Open Subtitles | لكن عندما تبكي فإنَك فقط تجلب المطر |
| ayrıca, ağlarken iyi görünmüyorsun. | Open Subtitles | على أي حال، تبدو سيئ جدا عندما تبكي |