| Onu gördüğümde bağırdım. Kaçırdığıma inanamıyordum. | Open Subtitles | انا ناديت عليه عندما رأيته ولم اصدق انه لم يسمعنى |
| Evet, öyle olmalı, çünkü kurban raylarda yatıyordu ve Onu gördüğümde seninkinin arkasındaki trendeydim. | Open Subtitles | نعم، كان ل، لأن الضحية كان يكذب عبر المسارات، وأنا كان يركب القطار وراء لك عندما رأيته. |
| Onu gördüğümde, arabandaki adam olduğunu anımsadım. | Open Subtitles | عندما رأيته عرفته فهو كالرجل الذي كان بجوارك بالسيارة |
| Onu görünce, güvende olduğunu bilir, rahatlardım. | Open Subtitles | عندما رأيته شعرت بإرتياح بمعرفة أنه بأمان |
| Burayı görür görmez, gelmem gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | عندما رأيته علمت أن علي المجيء |
| Onu gördüğünde silahlı olduğunu söyledin, öyle değil mi? | Open Subtitles | أنت قلت أنه كان يملك مسدس عندما رأيته , صح ؟ |
| Ve onu gördüğüm zaman -- şoka uğradım, korkunç bir şok, ve kelimenin tam anlamıyla hayatımızdaki en kötü patlama olmasına rağmen, biz intikam yanlısı olmadık. | TED | و عندما رأيته و بالرغم من الصدمة الصدمة المريعة و الانفجار المريع في حياتنا ,حرفيا لم نكن انتقاميين |
| - Ben gördüğümde oturuyordu. | Open Subtitles | كان جالساً عندما رأيته |
| Onu gördüğümde de tartıştık. | Open Subtitles | لذا , نعم, عندما رأيته بعدها, لقد بدأنا بالشجار. |
| Biliyorum. Biliyorum. Onu gördüğümde inanamadım. | Open Subtitles | أنا أعلم، أنا أعلم لم أستطع التصديق عندما رأيته |
| Onu gördüğümde neredeyse ölüydüm. Oraya öyle gittim. | Open Subtitles | لقد كنت تقريباً ميت عندما رأيته, هذه هي الطريقة الوحيدة للذهاب إلي هُناك |
| Ama tüm bunlar Onu gördüğümde hissettiğimle karşılaştırılamaz. | Open Subtitles | لكن كل هذا كان لاشيئ بالمقارنة بما شعرت به عندما رأيته |
| Onu gördüğümde ölmüştü. | Open Subtitles | نعم ، لكن عندما رأيته ، كان ميتا |
| Çünkü Onu gördüğümde, her zamanki tatil yapan çocuklara benziyordu. | Open Subtitles | لأنى عندما رأيته كان مثل طفل فى أجازة |
| Onu gördüğümde, şakağında mermi yarası vardı. | Open Subtitles | عندما رأيته كان أثر الرصاصة في رأسه |
| Onu görünce kaçtın. Kasetlerden haberi var mı? | Open Subtitles | هربت عندما رأيته ، هل يعرف بشأن الأشرطة ؟ |
| Onu görünce ilk aklıma gelen buydu. | Open Subtitles | هذا أول شئ ظننت به عندما رأيته |
| Onu görür görmez dedim ki... | Open Subtitles | ... بمجرد عندما رأيته قلت |
| Onu gördüğünde defolmasını söyledin mi? | Open Subtitles | عندما رأيته, هل أخبرته أن يغرب عن وجهكِ؟ |
| Ve yandığını gördüğüm zaman... ve çocukların çıkmadıklarını gördüğümde... | Open Subtitles | ..عندما رأيته يتحطم ويحترق ولم ارى الأولد يخرجون |
| Ben gördüğümde sakalı yoktu. | Open Subtitles | لم يكن يملك لحية عندما رأيته. |
| Ama helikopterdeki o insanları nasıl kurtardığını... televizyonda izlediğimde... aynı zamanda cesur da olduğunu anladım. | Open Subtitles | لكن عندما رأيته على التلفاز كيفأنهأنقذالجميعفيالمروحية, حينها عرفت كم هو شجاع أيضاً |