| Ama senin Dışişleri Bakanlığı kapağın yok ki zamanı geldiğinde irtibata geçesin. | Open Subtitles | عندما يحين وقت التفاوض ان كنتي تفكرين في دفعي للخارج مرة أخرى |
| Noel zamanı geldiğinde seni o zaman partneri yapıyor mu? | Open Subtitles | عندما يحين وقت أعطاء مكافأة أعياد الميلاد، |
| Jimnastik salonu sonbaharda tadilata girecek ve mezunlar toplantısı zamanı geldiğinde savaş alanı gibi olacak. | Open Subtitles | الصالة الرياضية سيتمّ تجديدها في الخريف وستكون في حالة فوضى تامّة عندما يحين وقت لمّ الشمل |
| Karımın doğum yapma zamanı gelince Moskova'dan doktor çağırır mısınız? | Open Subtitles | عندما يحين وقت ولادة زوجتي، هلا ترسل لموسكو طلبًا لطبيب؟ |
| Ölme vakti geldiğinde Anka kuşları yanmaya başlar ve sonra küllerden yeniden doğarlar. | Open Subtitles | يشتعل عندما يحين وقت موته ثم يولدون من جديد من الرماد |
| Büyünün bozulma vakti geldiği zaman sana yolu göstereceğim. | Open Subtitles | عندما يحين وقت فك السحر، أنا سأرشدكِ إلي الطريق. |
| Evet, kapıyı kitle çalışma zamanı geldiğinde beni uyandır. | Open Subtitles | نعم , أغلق عـليّ , أيقظني عندما يحين وقت التدريب |
| Birini öldürme zamanı geldiğinde insanlar hep toplanır. | Open Subtitles | الناس تظهر دائما عندما يحين وقت قتل شخص ما |
| zamanı geldiğinde sadece sen ve ben olacağız. | Open Subtitles | عندما يحين وقت المواجهة سأكون أنا وأنت وحدنا |
| Top ve barutlarun boşa harcanmasını söylemiyorum bile... ..ki zamanı geldiğinde paha biçilemez olacaklar. | Open Subtitles | ناهيك عن كونه إهدار للطلقات والبارود والتي ستصبح ذات أهميه عندما يحين وقت استخدامها |
| - Yorgun değilim. - Gitme zamanı geldiğinde seni uyandırırım. | Open Subtitles | لست متعباً - سأوقظك عندما يحين وقت المغادرة - |
| Şimdi sorun değil ama seçim zamanı geldiğinde... | Open Subtitles | ...لا بأس الآن ولكن عندما يحين وقت الإنتخابات |
| Şimdi sorun değil ama seçim zamanı geldiğinde... | Open Subtitles | ...لا بأس الآن ولكن عندما يحين وقت الإنتخابات |
| Patronunu ele verme zamanı geldiğinde... | Open Subtitles | عندما يحين وقت التخلي عن زعيمك .. |
| Satma zamanı geldiğinde maliyetini çıkartmanız çok güç olur. | Open Subtitles | من الصعب جداً استرداد تكاليفها عندما يحين وقت البيع . |
| Eylem zamanı geldiğinde Poirot harekete geçecektir. | Open Subtitles | عندما يحين وقت التصرف بوارو" سيتصرف" .. |
| Pete, taşınma zamanı geldiğinde, Depo'yu burada tutmaya dair hiçbir şey okumadım. | Open Subtitles | (بيت)، لم أقرأ أبداً شيئاً يتعلق بإبقاء المستودع في مكانه عندما يحين وقت إنتقاله. |
| zamanı gelince düşünürüm. | Open Subtitles | سأتعامل مع ذلك عندما يحين وقت التعامل معه |
| Bu, kullanım zamanı gelince çok değerli olacaktır. | Open Subtitles | والتي ستصبح ذات أهميه عندما يحين وقت استخدامها |
| Kaçma zamanı gelince bahaneler aramaya başlıyorsun. | Open Subtitles | عندما يحين وقت للهرب ابحث عن الخرائط. |
| Muz yemem vakti geldiğinde, maymun gardını düşürürmüş. | Open Subtitles | عندما يحين وقت أكل القرد للموز، يظهر حارسة. |
| Senin için gitme vakti geldiği zaman, ortaya çıkacak. | Open Subtitles | سوف تفتح لك عندما يحين وقت ان تغادري |