| öğlen şehrin dışındaki harabelerde buluşalım. | Open Subtitles | لم لا تقابلني خارج المدينة عند الأنقاض ؟ لنقل عند الظهر |
| Thibodoux'un adamı yolda ve her ikisi de değiş tokuş için öğlen vaktininde anlaşmışlar. | Open Subtitles | رجل ثيبودوكس في الطريق وكلاهما إستعدّا لوقت التبادل عند الظهر |
| Yarın öğlen buraya gel. Bekleyen bir minibüs olacak. | Open Subtitles | تعال هنا غداً عند الظهر سأحضر شاحنة مغلقة لتكون بانتظارك |
| Tam isabet. Bak, öğlene kadar işim biter. | Open Subtitles | إنها هي ، إذن ، اسمع سوف نأتي إليك عند الظهر |
| öğle yemeği tam öğle, akşam yemeği 18.30 da. | Open Subtitles | الغداء عند الظهر دائماً والعشاء عند الساعة 6: 30 مساءً |
| Sen bunu öğleyin söyle de göreyim. Buna kargalar bile güler. | Open Subtitles | كررى ذلك ثانية عند الظهر ستقولينها لمؤخرة حصانى |
| Uslu durursan, öğlen sana su getireceğim. | Open Subtitles | كن جيداً، سوف أجلب لك المزيد من الماء عند الظهر |
| öğlen konuşacağımızı söylemiştik. Kuralları çiğniyorsun. | Open Subtitles | لقد قلنا بأننا سنتحدث عند الظهر إننا نخالف القاعدة |
| Şişme kale ve prenses peri öğlen gelecek. | Open Subtitles | الحصول على نطاط القلعة والأميرة الجنية هناك عند الظهر. |
| Bu öğlen, dün öldürülen bekçiye otopsi yapacaklar. | Open Subtitles | عند الظهر سيُشرِحون جثة الحارس... . الذي ُقتل ليلة أمس |
| Yarın öğlen golfde. Yarın öğlen. | Open Subtitles | غدا عند الظهر الى الجولف غدا ظهرا |
| Vaçutuların yarın öğlen saldıracağını söyle. | Open Subtitles | واخبرهم ان "واتشوتو" سوف يهجمون غدا عند الظهر |
| Vaçutuların yarın öğlen saldıracağını söyle. | Open Subtitles | واخبرهم ان "واتشوتو" سوف يهجمون غدا عند الظهر |
| İki kelebek öğlen saatlerinde rüzgarla birlikte uçuyorlarmış. | Open Subtitles | "فراشتان, خرجا عند الظهر" "ورقصا حول الجدول" |
| öğlen mahkemede olmalıyız. | Open Subtitles | لابد أن نكون فى المحكمة عند الظهر |
| öğlen olunca atla, yoksa Shana'nın kafasına bir kurşun sıkarım. | Open Subtitles | عند الظهر, أقفز أو أضع رصاصة في رأسها |
| - Düğün yarın öğlen mağazada gerçekleşecek. | Open Subtitles | بأن العرس في المتجر غدا عند الظهر |
| Eve öğlene doğru gelirim. Tabii bir avın peşine takılıp kalmazsam. | Open Subtitles | سأكون في البيت عند الظهر إلا إذا فقدت جهة التعقب |
| Oraya öğle civarı gelmişti ki bu da onun bu bölgede olduğunu gösterir. Garcia, bir harita hazırla. | Open Subtitles | لقد وصل عند الظهر تقريبا مما يضعه في مكان ما ضمن ذلك الشعاع |
| öğleyin onunla bir veda yemeği yememi istiyor. | Open Subtitles | يريدني أن أتناول غداء وداعي معه عند الظهر |
| Öğlende demişti. | Open Subtitles | قال عند الظهر |
| Tam gün okula gidiyor öğleden sonra saat 3 de özel ders alacak. | Open Subtitles | يذهب إلى المدرسة في الصباح، ومرة أخرى عند الظهر و03: 00 والدروس الخصوصية. |