| "Alacakaranlıktaki sensin." | Open Subtitles | " أنت الموجود عند الغسق " |
| "Alacakaranlıktaki sensin." | Open Subtitles | " أنت الموجود عند الغسق " |
| Alacakaranlıkta şehirin dışında Sadece bir catal.. | Open Subtitles | قرب شوكة حراثة خارج البلدة عند الغسق |
| Alacakaranlıkta idam edilecek. | Open Subtitles | إنه سيُعدم عند الغسق |
| Sen ve baban ebedi aşıklar gibisiniz... tıpkı güneş ve ay gibi, sadece gün batımında buluşan... ama gözleri daima birbirlerinde kilitli. | Open Subtitles | أنت وأباك تشكلان الحب الخالد كالقمر والشمس اللذان لا يلتقيان إلا عند الغسق ولكن من ذا الذي يغلق عينيه دائما |
| Akşama doğru burada olurlar. | Open Subtitles | سيكونون هنا عند الغسق |
| Muhtemelen bunun en iyi tarafı... ...Akşam karanlığında yeryüzüne... ...alacakaranlığın siyahı düşer, ... ...ama hala yukarısı aydınlık ve parlaktır. | TED | وربما يظهر جمال هذا العمل عند الغسق قبل الفجر حين يذهب الشفق وتظلم الأرض ولا يزال الضوء يلمع في السماء |
| Onunla akşam üstü Roma hamamlarında buluşacağımı söyle. | Open Subtitles | اخبره انه سيجدني في الحمامات الرومانية القديمة عند الغسق. |
| "Alacakaranlıktaki sensin." | Open Subtitles | " أنت الموجود عند الغسق " |
| "Alacakaranlıktaki sensin." | Open Subtitles | " أنت الموجود عند الغسق " |
| "Alacakaranlıktaki sensin." | Open Subtitles | " أنت الموجود عند الغسق " |
| "Alacakaranlıktaki sensin." | Open Subtitles | " أنت الموجود عند الغسق " |
| Vaktiyle, Alacakaranlıkta ıssız bir yolda yalnız yürüyen üç kardeş varmış. | Open Subtitles | "ذات مرة كان هناك ثلاثة أشقاء مُسافرون بعيداً في طريق متعرج... عند الغسق |
| "Alacakaranlıkta Ölüm"de, psikozlu avukat yardımcısına, küfürbaz patronunu öldürtüp çömlek fırınına koydurtmuştum. | Open Subtitles | في كتابي "نموت عند الغسق" كان عندي مساعد محام مضطرب عقلياً قتل رئيسته المتعسّفة، ووضعها في فرن الفخار حوّلها ذلك إلى رماد في غضون ساعات |
| Alacakaranlıkta... | Open Subtitles | عند الغسق .. |
| O zaman belki sen bana, neden gün batımında kalktığımız halde gün ortasında iniş yaptığımızı söylersin. | Open Subtitles | فلربما إذاً يمكنك أن تطلعني كيف أقلعنا عند الغسق وحللنا منتصف النهار؟ |
| Şafakta ve gün batımında minik, beyaz periler gibi bir kanatlı larva bulutu gölün üzerinden kalkıyor. | Open Subtitles | عند الغسق وطلوع الشمس، سحابة من الحورات المجنحات، كالجنيات الصغيرات بيضاء اللون، تعلو من البحيرة |
| Akşama doğru burada olurlar. | Open Subtitles | سيكونون هنا عند الغسق |
| Akşam karanlığında toplanıyorlar. | Open Subtitles | يجتمعون عند الغسق. |
| Eski memlekette akşam üstü babam bize geri döndüğünde ona kapıyı açardım. | Open Subtitles | في البلد القديم، كنت أفتح البوابة لوالدي عند الغسق عندما كان يعود إلينا |