| Hayır, ancak, O kapının önünde belirince... ..doğru zaman oldu. | Open Subtitles | لا.. كان فقط مناسبا لتخبرني عندما ظهرت عند عتبة بابك |
| Düşünüyorum da, belki kapının önünde hırsızın alması için bir miktar para bırakmalıyız. | Open Subtitles | ولذلك انا افكر باننا يجب ان نترك بعض المال عند عتبة المنزل لكى يأخذها اللص |
| Saatler sonra kapısının önünde sorular soran bir yabancı buluyorum. | Open Subtitles | بعد ساعات وأنا اجد غامض غريب عند عتبة بابها يسأل أسئلة من أنت؟ |
| Çocuğun kapının önünde bulduğu çok tehlikeli jetpack'ten değil. | Open Subtitles | ليست عدة الطيران الخطرة للغايه الذي وجدها الفتى عند عتبة الباب |
| Kanıtlamayacaksın çünkü ona kapısını çalmadan evinin önüne bırakacağın özür mektubu yazmakla meşgul olacaksın. | Open Subtitles | لكنّك لن تفعل، لأنّك ستكون مشغولاً بكتابة خطاب اعتذار له وتتركه عند عتبة بابه دون أن تطرقه عليه |
| Ben de kapımın önünde ölü çiçek buldum sonuçta. | Open Subtitles | قد حصلت على أزهار ذابلة عند عتبة بيتي أيضاً |
| İnanmıyor olabilirsiniz ama evimin önünde benden imzalı bir fotoğraf isteyen insanlar olurdu, tamam mı? | Open Subtitles | لن تصدقا عدد الأشخاص عند عتبة بابي الذين يريدون توقيعي، إتفقنا؟ |
| Biraz taze fesleğen. Pencere önünde kendim yetiştiriyorum. | Open Subtitles | بعض الريحان الطازج, زرعته بنفسي عند عتبة النافذه |
| "Bu, kapımın önünde içeri gireyim diye yalvaran geç kalmış bir konuk." | Open Subtitles | لا بد أنه ضيف ليلي الواقف عند عتبة داري |
| Çalıştığımda bedenimi kapı önünde bırakırım. | Open Subtitles | عندما أعمل أترك جسدي عند عتبة الباب |
| Kriptonlu bir kız kapımın önünde beliriverdi. | Open Subtitles | فتاة كريبتونية ظهرت عند عتبة بابي |
| Kapının önünde sevgilin... sana aşk getirmiş. | Open Subtitles | حبيبك يقف عند عتبة بابك |
| Kapının önünde sevgilin... sana aşk getirmiş. | Open Subtitles | حبيبك يقف عند عتبة بابك |
| Birkaç gün sonra Don beni aradı ve kızın kapının önünde olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وبعد بضعة أيّام، إتصل (دون) ليخبرني أنّها ظهرت عند عتبة بابه. |
| Bir de kendi evimizin kapısının önünde eylem var! | Open Subtitles | والمحليون يحتجون هنا عند عتبة بابنا! |
| Hiç de değil bayım. Bu kediyi kapısının önünde buldu. Bu kedinin adı Keanu. | Open Subtitles | ذلك الكلب وُجد عند عتبة بيته - (اسم ذلك القط هو (كيانو - |
| Çocuğunu öldüren adam aynı gün kapının önünde belirseydi sen ne yapardın? | Open Subtitles | ماذا عساك تفعل... لو الرجل الذي قتل أولادك -انتهى به المطاف عند عتبة بابك في ذات اليوم؟ |
| - 5 saat geçti, hâlâ kapınızın önünde. | Open Subtitles | -مرّت 5 ساعات وما زال عند عتبة بابك . |
| Ama kapılarının hemen önüne koydum. | Open Subtitles | لكن لا بد أنها قراته تركته عند عتبة بابها |
| Noel zamanı hastaları kapısının önüne bir şeyler koyardı. | Open Subtitles | وعند حلول ليلة الميلاد، يقوم المرضى بترك أشياء عند عتبة منزلنا.. |
| Böylece müessesesinin kapısında kan dökülmesinin önüne geçmiş olur. | Open Subtitles | وبهذا يمنع إراقة الدماء عند عتبة فندقه |