| Evet, ona belli koşullarda "Yalan yok" dedim ve bunda ciddiydim. | Open Subtitles | لقد قلت انه لا يعجبني و عنيتها |
| Bunu yazdığımda çok ciddiydim şimdi de çok ciddiyim. | Open Subtitles | عنيتها عندما كتبتها وأعنيها الآن |
| - Derken ciddiydim. | Open Subtitles | لقد عنيتها حين قلتها |
| Günde 80 defa, ama ama ilk defa içimden geldiği için söyledim. | Open Subtitles | حوالي 80 مرّةً في اليوم، ولكن هذه أوّل مرة عنيتها بالفعل. |
| Açıkçası, evet ama kesinlikle içimden gelerek söyledim sanırım. | Open Subtitles | أنظر صراحةً ، نعم، لكنّني عنيتها فعلاً، على ما أظنّ. |
| Ama bunu bir iltifat olarak alıyorum ama o şekilde demek istediğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لقد اعتبرتها مجاملةً منك ولكنني لا أظن أنك عنيتها كمجاملة |
| - Ben gayet de iltifat olarak söyledim. | Open Subtitles | لقد عنيتها عن قصد |
| ciddiydim de. | Open Subtitles | لقد عنيتها حقًا |
| Sana hayır demiştim ve ciddiydim de. | Open Subtitles | لقد قلت لك لا! لقد عنيتها. |
| Söylerken ciddiydim, Blair... | Open Subtitles | (لقد عنيتها, (بلير |
| ciddiydim. | Open Subtitles | عنيتها. |
| Hayır, ciddiydim. | Open Subtitles | بل عنيتها |
| - Hiç içimden geldiği de olmadı. - Bu yaptığın hiç doğru değil. | Open Subtitles | لا أعتقد أني عنيتها أبدا هذا ليس صحيح |
| İltifat etmek istemiştim. | Open Subtitles | عنيتها كمدح |
| Aslında iltifat etmiştim. | Open Subtitles | عنيتها كمجاملة |