| Birlikte yatıp sonra Bunun hakkında konuşmayan arkadaşlar da bunun için vardır. | Open Subtitles | هذا ما يفعله الأصدقاء الذين ينامون سوية ثم لا يتحدثون عن الأمر |
| "Bunun hakkında hiçbirşey bilmiyordum" demek daha iyidir. | Open Subtitles | وعندما لا تستطيع ذلك أفضل من أن أقف في المحكمة وأقول انني لم أعرف عن الأمر |
| Ayrıca Bu konuda sizinle ne şimdi ne de daha sonra konuşacağım. | Open Subtitles | ولا أريد أن أتحدث عن الأمر معكما الآن أو في أي وقت |
| Tekrar cerrah olabilirsem, Bu konuda konuşamam çünkü beni çok korkutuyor. | Open Subtitles | انكنتسأكونجرّاحةمجدداً, و لا أستطيع التحدث عن الأمر لأن ذلك يخفيني كثيراً |
| Çocuk onun dolabına şu tuhaf şeyleri koydu ve bununla ilgili kötü hissetmesini sağladı. | Open Subtitles | لقد وضع كل تلك الأشياء السيئة بخزانتها، وجعلها تشعر شعوراً سيئاً عن الأمر أتعلمين أيّ شيء عن الفتى؟ |
| Kim veya ne sorumlu ise Bundan tekrar olmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | وأطلب منه التحري عن الأمر. أياً كان الشخص أو الشيء المتسبب، |
| konu hakkında hiçbir bilgisi yok. Onunla değil, benimle konuşun. | Open Subtitles | هي لا تعرف شيئاً عن الأمر حدثني أنا لا هي. |
| Magazin programlarında, bloglarda ya da dergilerde Bunun hakkında hiçbir şey duymadım. | Open Subtitles | لم أسمع عن الأمر أي شيئ عبر برامج الإشاعات والنميمة أو في المجلات التي أطالعها في السوبر ماركت |
| - Tahmin etmeme izin ver. Bunun hakkında konuşmak istemiyorsun? | Open Subtitles | رجـاءاً دعني أخمن , لاتريد التـحدث عن الأمر ؟ |
| O uyurken geldi ve kocamı parçaladı, tekrar gelecek çünkü ben Bunun hakkında konuştum. | Open Subtitles | لقد اتى ومزق زوجي من فراشنا وقد أتى مجدداً لانني تكلمت عن الأمر. |
| Çocukken Bunun hakkında konuşurdum ta ki insanlar bunun tuhaf olduğunu söyleyene kadar. | Open Subtitles | فهمت أخيرا انه علي أن أستخدم موهبتي عندما كنت طفلا كنت أتحدث عن الأمر |
| Bu kadınlar zanlı ile bir şekilde münasebetleri olmuş ve zanlı da Bunun hakkında konuşmayacaklarından emin olmuş olabilir. | Open Subtitles | قد تكون هاتان المرأتان تعرفا شيئا عن الجاني و أراد أن يتأكد انهما لن تعيشا ليتحدثا عن الأمر |
| Bu arkadaşlar arası mesele. Bunun hakkında konuşulmaz. | Open Subtitles | ذلك هو حبيبها لا يسعني أن أتحدث عن الأمر |
| Hiçbir masraftan kaçınmadı. Bütün şehir Bu konuda haykırıp bağırıyor. | Open Subtitles | دون خسائر مكلفة لجنودنا كل سكان المدينة يتحدثون عن الأمر |
| annem Bu konuda hiç konuşmazdı. Ve geçen yıl beni o okula koydu. | Open Subtitles | لم تتحدث أبداً عن الأمر ، ثم وضعتني العام الماضي في تلك المدرسة |
| Şartlı tahliye memurunun Bu konuda... hiçbir şey bilmemesi, sadece sen ve ben... | Open Subtitles | ليس من الضروري أن يعرف شرطي مراقبة إطلاق السراح أي شيء عن الأمر |
| Birinci olarak yapmadığımız bir şeyi kesinlikle yapabiliriz: Bu konuda konuşmak. | TED | إن أول أمر نستطيع أن نفعله هو ذاته الذي لا نقوم به فعلياً: التحدث عن الأمر. |
| Özür dilerim. Eğer istemiyorsan Bu konuda konuşmayız bile. | Open Subtitles | أنا آسفة يا عزيزى لن نتحدث عن الأمر إذا لم ترغب بهذا |
| Avery bununla ilgili bir saat kadar konuştu ve kızgınlığı sonunda oldukça enteresan bir sekse dönüştü. | Open Subtitles | تحدثت عن الأمر لساعات وغضبها تطوّر ليصبح شهوة جنسية مثيرة |
| Bir kez aşık olmuştum, ama Bundan söz etmeyelim. | Open Subtitles | لقد أحببت ذات مرة لكن أفضّل ألا أتحدث عن الأمر |
| Demek konu hakkında bildikleriniz eşinizin anlattıklarından ibaret. | Open Subtitles | إذن ، كل ما تعرفه عن الأمر هو ما قالته لك زوجتك ، أليس كذلك ؟ |
| Belli ki ikimiz de onunla bu konuyu konuşmak istemiyoruz. | Open Subtitles | أسمعي، من الواضح أن كلانا لا يريد الحديث عن الأمر |
| Bir oğlanla buluşacağım. Babamın haberi yok. | Open Subtitles | سأقابل فتى , و أبي لا يملك فكرة عن الأمر |
| Eğer içinde bana yardımı dokunabilecek hiçbir şey yoksa; peşini bırakırım. | Open Subtitles | اذا لم يكن هناك شىء مفيد أعدك أننى سأتخلى عن الأمر |
| Sonra neden bu meseleyi araştıran polisin sen olduğunu sordu. | Open Subtitles | وثم سألني لم أنتِ الشرطي الذي يحبث عن الأمر |
| Orada kazı yapmak ve gerçekte Ne olduğunu bulmak istiyorum. | Open Subtitles | و يجعلني أُريد التحري عن الأمر وإكتشاف ما يحدث فعلاً |