| Sana babamın petrol hakkında bana öğrettiklerini öğretmek isterim. | Open Subtitles | أريد أن أعلمك كل الأشياء الذي علمها لي والدي عن النفط العظيم |
| Fakat buraya petrol hakkında konuşmak için gelmediniz, değil mi? | Open Subtitles | لكنك لم تاتي الى هنا لتتحدث عن النفط ؟ |
| - petrol hakkında hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف شيئا عن النفط وتجارته |
| Slim, benim elimdeki tek ekip petrol için kuyu kazıyor. | Open Subtitles | حسناً (سليم) الطاقم الوحيد الذي لدي هم المنقبون عن النفط |
| Lawrence Peace'in şirketi. Goril yaşam alanlarında petrol için kazı yaptık. | Open Subtitles | شركة (لاورنس) للسلام نحن ننقّب عن النفط في أراضي الغوريلات |
| Nakliye, sigorta ve petrol arama işleriyle uğraşıyor. | Open Subtitles | إنه يعمل في شركة تأمينات السفن الباحثة عن النفط |
| Böylece petrol arama fonları için sermaye paylaşımına gideceğiz. | Open Subtitles | والذي سيكون سهمها لأجل تمويل التنقيب عن النفط |
| Hepsi petrolle ilgili, biliyorsunuz, herkes biliyor. | TED | الأمر كله عن النفط : تعرفون ذلك ، الكل يعرف ذلك . |
| Bu petrolle ilgili hikayelerden biri. | TED | إذاً تلك أحد القصص عن النفط. |