| Fen bilimleri kasıtlı olarak yapılandırılmışken onlar Kasten yapılandırılmamışlar. | TED | إنها عن قصد غير منظمة، في حين أن العلوم منظمة بشكل مقصود. |
| Sen kasıtlı olarak gizli projeyi tehlikeye attın. Onu geri alıyoruz. | Open Subtitles | لقد عرّضت المشروع للخطر عن قصد نحن سنعيده |
| İşi gereği toksinlere kazara değil, kasıtlı olarak maruz bırakılıyor. | Open Subtitles | ليس لديه عمل ينتج عنه التعرض للسموم بالخطأ بل لديه عمل للتعرض للسموم عن قصد |
| Ve... bunun için özür dileyemem çünkü Kasten yaptığım birşey değildi bu | Open Subtitles | ولا يمكنني أن أعتذر عن ذلك لأنني لم أفعل ذلك عن قصد |
| Kocam, eli boş dönerse senin Kasten bizi yanlış yönlendirerek gerçeği sakladığını... | Open Subtitles | اذا رجع زوجي خالي الوفاض سأضطر لأعادة تفكير انت ضللتنا عن قصد |
| Nasıl kendi olacağını öğrenmesi lazım ama bile bile. | Open Subtitles | عليه أن يتعلم كيف يكون على طبيعته و لكن عن قصد |
| Sonra da benim temizlemeden duramayacağımı bilerek kasıtlı olarak böyle bırakıp gittin. | Open Subtitles | و بعد ذلك غادرت عن قصد و أنت تعرف أنه لا يمكنني الجلوس هنا دون تنظيف هذا |
| Beni kasıtlı olarak bekletiyorsunuz bu uyuşturucu suçlaması yalanı gibi. | Open Subtitles | لقد أبقيتني مُنتظراً عن قصد و كأن تُهمة المخدرات تلك مُلفّقة إليّ |
| Hala gözaltındasın kasıtlı olarak esrar bulundurmaktan. | Open Subtitles | حسناً، انت لا تزال تحت المراقبة بتهمة الحيازة عن قصد الجدول 1 في المخدرات |
| kasıtlı olarak yanlış bilgi veriyor olabilirler. | Open Subtitles | ويمكن أن يكونوا يغذوننا بمعلومات خاطئة عن قصد |
| Birileri bunun kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyor ve ben de kimin bizim evi yakmak isteyebileceğini merak etmeye başladım. | Open Subtitles | ويعتقدون أن أحداً فعل ذلك عن قصد وأنا بدأت أتساءل من يريد أن يحرق بيتنا ؟ |
| Boston'da yaşayacaksan, o şapkayı takacaksın. Tamam. Bunu kasıtlı olarak yaptın. | Open Subtitles | إذا كنت ستعيش فى بوسطن يجب أن ترتدى القبعة حسنا لقد فعلت هذا عن قصد |
| Onun tarihe bakışı taraflıydı, yalan söylüyor, gerçekleri çarpıtıyordu. ve en önemlisi bunu kasıtlı olarak yapıyordu. | TED | وكان عرضه للتاريخ مغرضاً، لقد كذب، وشوّه -- والأهم من ذلك، قام بذلك عن قصد. |
| - Kahrolasıca. Yazık oldu. - Günü Kasten boşa geçirttin. | Open Subtitles | ـ اللعنة، أنها مشكلة ـ أنّك ضيعت اليوم عن قصد |
| Tamam, az dinle bakalım, eğer hatırlarsan geçen sene bilerek, Kasten anne babanın lafına karşı gelip partiye kaçtın, tamam mı? | Open Subtitles | حسناً، أصغِ إلي، إن كنت تذكرين، في العام الماضي قمت عن قصد بالخروج عن طاعة والديك والتسلل خارجاً لارتياد حفل، حسناً؟ |
| Hocam, gören de Kasten yaptığınızı sanır. | Open Subtitles | بروفيسور , قد يقول البعض أنك تقوم بذلك عن قصد |
| Beni ya görmedi ya da Kasten yönünü değiştirdi. | Open Subtitles | إنها لا تراني أو أنها تحولت إلى الطريق الأخر عن قصد |
| İyi arkadaşlık demek arkadaşını inciteceğini bile bile bir şey yapmamaktır. | Open Subtitles | مايجعلك صديقاً جيداً هو ألّا تفعل شيئاً عن قصد قد يؤذي شخصاً آخر |
| Bilerek mi böyle ahmak gibi davranıyorsun ahmak gibi davranmaya hakkın olduğunu göstermek için mi bilmiyorum her halükarda ahmak gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | لاأعلم إن كنت تتصرف بحقارة عن قصد أو فقط لتُبين أنه من حقك أن تتصرف بحقارة في كلتا الحالتين فأنت تتصرف بحقارة |
| Bilerek değil . Ben biliyorum . | Open Subtitles | ليس عن قصد , انا اعرف هذا |
| Yine mahalleleri, iş yerlerini ve okulları isteyerek böldük. | TED | مجددًا قمنا عن قصد بالفصل بين الأحياء وأماكن العمل والمدارس. |