| Ama belki yorgunsundur. Bunda Utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | لكن قد تكون متعباً ولا عيب في ذلك |
| Bunda Utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | لآ يوجد عيب في ذلك |
| Gitmen gerekiyorsa gidebilirsin, Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | إذا كنت بحاجة إلى ترك ، الرقيب ، ليس هناك عيب في ذلك. |
| Bizim de böyle yapmamız gerekiyor. Bunda Utanılacak bir şey de yok. | Open Subtitles | وهذا ما علينا فعله وليس هناك عيب في ذلك. |
| Birini kalbinin derinliklerinde sevebilirsin bunda yanlış bir şey yok. | Open Subtitles | يمكنك ان تحب شخصاً من اعماق قلبك... ولا عيب في ذلك. |
| Evet, Öyleyim ve bunda yanlış bir şey yok. | Open Subtitles | نعم أنا كذلك و لا يوجد أي عيب في ذلك |
| Sen aileni korumaya çalışıyordun ve bunda yanlış olan bir şey yok. | Open Subtitles | اعني، كنت فقط تحمي عائلتك ولا يوجد عيب في ذلك |
| Utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا أرى أي عيب في ذلك |
| Bunda Utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك عيب في ذلك. |
| - Bunda Utanacak bir şey yok. - Utanmıyorum. | Open Subtitles | لا عيب في ذلك - لا اشعر بالخجل - |
| Utanacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا عيب في ذلك يا فتى |
| Bak, buraların efsanevi aşçısına yenilmek Utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | اسمعوني, انتم ستخسرون امام أسطورة مطبخية محلية, لا يوجد عيب في ذلك. |
| Her şeyin bitmesini istiyorsun. Bunda Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | انتي تريدين لهذا ان ينتهي ولا عيب في ذلك |
| Neye karar verirsen ver, yaptığın Utanılacak bir şey olmayacak. | Open Subtitles | أياً كان قرارك ، ليس هناك عيب في ذلك |
| Borcun bitti, Bay Yates. Bunda Utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | سيد (ياتسي) أنت خارج عقلك ليس هناك عيب في ذلك |
| - Bu çok normal, bunda yanlış bir şey yok. | Open Subtitles | إنه رائع لا هناك عيب في ذلك |
| - Pahalı. - bunda yanlış bir şey yok. | Open Subtitles | ــ غالية ــ لا عيب في ذلك |
| - Tabi bunda yanlış bir şey yok ki. | Open Subtitles | -أجل، لا عيب في ذلك . |
| bunda yanlış bir şey yok. | Open Subtitles | لا عيب في ذلك |