| Ve kullandığı araba bir sokak ileride bulunmuş. | Open Subtitles | والسيارة التي استخدمها عُثر عليها على بعد مبنى |
| Magistra'nın karavanı şehrin kenarında bulunmuş. - Muhafızları öldürülmüş. | Open Subtitles | قافلة القاضي عُثر عليها على أطراف البلدة وحراسه قد قتلوا |
| Suç mahallinde, kanlı havlunun yakınında bulunan kâğıtların... bir günlükten yırtıldığını söylemiştim. | Open Subtitles | ذكرتُ صفحات عُثر عليها بالقرب من المنشفة الملطّخة بالدم عند قضبان القطار حيث موقع الجريمة من مذكرات. |
| Yani Rusların Pasifik'te buldukları geçit Mısır'da bulunan geçitti. | Open Subtitles | لذا فالبوابة التي اكتشفها الروس في المحيط الهادي كانت البوابة التي عُثر عليها في مصر |
| Bu mektup müteveffanın cebinde bulundu. | Open Subtitles | هذه الرسالة عُثر عليها بجيب الرجل الميت الداخلي |
| Costelloların eşyaları arasında tıbbi hidromorfon numuneleri bulundu. | Open Subtitles | عينات صيدلية من الهايدرومورفون عُثر عليها في ممتلكات آل كاستيللو |
| Nehirde bulunmuş. Kimlik tanımlaması için yardıma ihtiyaçları var. | Open Subtitles | عُثر عليها في النهر، فالتمسوا عوني للتعرّف عليها. |
| Ölümünden iki gün sonra bir balık ağına takılı hâlde bulunmuş. | Open Subtitles | لقد عُثر عليها في شبكة صيد . عائمة في البحر بعد ذلك بيومين |
| Steven Walker'ın cesedi bir yıl önce şehrin dışındaki ormanlık bir arazide bulunmuş, ve yaraları diğer oğlanlarla eşleşiyor. | Open Subtitles | جثة ستيفن والكر عُثر عليها بعد عام في منطقة مشجرة خارج المدينة و كانت إصاباته متوافقة كالصبيين الاخريين |
| Garajında arabasının içinde, motor çalışır haldeyken bulunmuş. | Open Subtitles | لقد عُثر عليها في سيارتها والمحرك يشتغل في المرآب |
| 50'lerinde, kendini balık zannederken küvette bulunmuş. | Open Subtitles | فهي في منتصف الخمسينات، عُثر عليها في حوض استحمام، تحاول الادعاء أنها سمكة. |
| Savcılığın iddiasına göre telefonunuzda bulunmuş. | Open Subtitles | تُشير النيابة العامة أنه عُثر عليها على هاتفك. |
| Genç kadında bulunan tespihi bir araya getirdik. | Open Subtitles | لقد قمنا بإعادة تجميع المسبحة التي عُثر عليها على جثة الفتاة الشابة |
| Üzerinde bulunan kanlı kapüşonludan bahsetmeye gerek bile yok. | Open Subtitles | ناهيك عن السترة الملطخة بالدماء التي عُثر عليها بحيازته. |
| Olay yerinde bulunan DNA'nın sonuçları var. | Open Subtitles | مع نتائج الحمض النووي للضمادة التي عُثر عليها في موقع الجريمة |
| Cinayet mahallinde bulunan plasterdeki DNA sonuçları. | Open Subtitles | نتيجة الحمض النووي من الضمادة التى عُثر عليها في مكان الجريمة |
| Teknede bulunan bir cesetle ilgili. | Open Subtitles | آجل , بشأن جثة عُثر عليها فى قارب |
| "pazartesi günü ölü bulundu. | Open Subtitles | عُثر عليها ميتة يوم الإثنين في سقوط ظاهر |
| Bu tablonun sahtesi olayın kurbanlarından birinin evinde bulundu. | Open Subtitles | ماذا تودّون أن تعرفوا؟ هناك نسخة مُزيّفة من هذه اللوحة عُثر عليها بشقة ضحيّة إطلاق نار. |
| O araç cinayet mahallinde bulundu. 2 saat önce bulduk. | Open Subtitles | لقد عُثر عليها في موقع الجريمة .قبل ساعتين |
| Bildirmeme gerek kalmadı. Birkaç gün sonra bulundu. | Open Subtitles | لم يكن يجب عليّ فعل هذا .لقد عُثر عليها بعد بضعة أيــام |