| Cesedin bulunduğu bölgeden su örnekleri. | Open Subtitles | عينات مياه مأخوذة من النهر حيث عُثِر على الجُثة |
| Bu örümcek, bedenin bulunduğu yerden gelmiyor. | Open Subtitles | هذا العنكبوت لا يوجد في المنظقة التي عُثِر فيها على الجثة |
| MacLeish bulunduğu 105 numaralı odada çalışan 8 işçi ölmüş. | Open Subtitles | كل الثمانية رجال الذين عملوا على الغرفة 105 حيث عُثِر على ماكليش، هم موتى |
| Kızlar tam Rachel Turner'ın bulunduğu yerde yoldan çıkmıştı. | Open Subtitles | الفتيات ذهبنا غلى الطريق في نفس المنطقة التي عُثِر على "راتشيل ترنر" |
| Tam Kim'in kazağının bulunduğu yerde. Onun yaptığını bu yüzden biliyorum işte. | Open Subtitles | هناك بالضبط عُثِر على سترة (كيم), هكذا عرفت أنه هو من قام بذلك |
| Sadece dinozoru götürmediler, çalışmalarımızı da götürdüler her fotoğrafı, bu dinozorla ilgili her kaydı ve bulunduğu mevki. | Open Subtitles | ليس لأنّهم أخذوا هذه الديناصورة بعيداً ... ولكنّهم أخذوا بحثنا أيضاً كُلّ صورة، كل سجل كان ... لدينا بشأنِ هذه الديناصورة والموضِع حيث عُثِر عليها |
| Tüm ülke, Başkan, Başkan Yardımcısı ve neredeyse tüm Kongre üyelerinin de aralarında bulunduğu bini aşkın kişinin ölümüne sebep olan saldırıdan an itibarıyla canlı kurtarılan tek kişiyi, Kongre Üyesi Peter MacLeish'i konuşuyor. | Open Subtitles | الأمة مفتونة بعضو الكونغرس (بيتر ماكليش) الذى عُثِر عليه على قيد الحياة في أنقاض مبنى الكابيتول مما يجعله الناجي الوحيد حتى الآن من الفعل الذى لا يوصف |