"عِشتُ" - Translation from Arabic to Turkish

• yaşadım
• yaşasaydım
• dudaklarla

2 yıl orada yaşadım burada oturup olmamış gibi davranmayacağım.
عِشتُ هناك لسنتين لَنْ أَجْلسُ هنا وادّعي بأنّه لَمْ يَحْدثْ

Saçınızı 1986 kalma gibi yapabilirim ben çünkü 2003'te Polonya'da yaşadım!
أستطيع جعلكما تبدوان مثل 1986 لأني عِشتُ في بولندا في 2003

3 yıl Paris'te yaşadım. Tokyo'ya geri döndüğümde, moda tasarımcısı oldum.
عِشتُ في باريس ل3 سَنَواتِ وعدت الى طوكيو كمصممه

Arif, ben seninle aynı sokaklarda yaşadım.
عارف، لقد عِشتُ في نَفسِ الشوارِع التي عِشتَ فيها

Onun hayatını ben yaşasaydım, insanlığımı reddetmem mümkün müydü?
إنْ عِشتُ حياته، أكان بالإمكان أن أنبذ آدميتي؟

"Kapalı dudaklarla"
من اجلك عِشتُ كُلّ هذه الأيامِ، لم اجفف دمعِي

Yalnız ve özgürdüm ve o anı hayatımın son anı gibi yaşadım.
أنا كُنْتُ وحيد وحرّ وأنا عِشتُ كُلّ لحظة كما لو أنَّها كَانتْ الأخيرة

Bütün işi sen yaptın, ben sadece burada yaşadım.
أنت عَمِلتَ كُلّ العمل. أنا فقط عِشتُ هنا.

İtiraf ediyorum, kısa bir süre onların arasında yaşadım.
كَيفَ ذلك ؟ لفترة قصيرة، أَعترفُ أنى عِشتُ بينهم

Ben keşke demiyorum. Dopdolu bir hayat yaşadım.
ليسَ لدي ما أندَمُ عليه لقد عِشتُ حياتي على الآخر

"Babam ünlü bir lorddu ve bulutlara değen kulelerde yaşadım."
وأبي كان أميراً مترفاً، وقد عِشتُ في برج ناطح السحاب."

Orada olmadığımda ısrar eden insanlarla birlikte yaşadım.
عِشتُ مع الناسِ بشكل حرفي والذين يظنون أني لم اكن موجودا أبدا

183 yıl önce bu ada üzerinde yaşadım ve öldüm.
عِشتُ و مِتُّ على هذه الجزيرة .منذ 183 سنة

Değişmemiş. Burada yıllarca yaşadım.
لم تَتغيّرَ عِشتُ هنا لسَنَواتِ

Beni sevdiğin birkaç hafta yaşadım.
عِشتُ بضعة أسابيع بينما انت أحببتَني.

Ama zamanında... tam olarak yaşadım.
لَكنِّي عِشتُ حياة كاملة ذات مرة

30 yıldan fazla orada yaşadım.
لقد عِشتُ هناك لأكثر من 30 سنة

"Birçok farklı yerde yaşadım ama Almanya'da doğdum.
:إنّهُ يقول عِشتُ في العديد مِنْ الأماكنِ "ولكنَّنِي ولِدْتُ في "ألمانيا

Ama Helen'la beraber yaşadım.
لَكنِّي عِشتُ مَع هيلين

Eğer Jellystone parkının civarında yaşasaydım, bir ayı kostumüm ve piknik sepetim olurdu.
إذا عِشتُ بجانب متنزهِ (جيالى ستون) أنا سَيكونُ عِنْدي بذلة دبِّ و سلة للنزهةِ.