| Her güneşli gün aynıdır, ancak her bulutlu gün kendine özgü bulutludur. | TED | تتشابه جميع الأيام المشمسة، لكن كل يوم غائم هو يختلف عن أي يوم غائم آخر. |
| Hava, bulutlu ve ülkenin kuzey kesimleri yarın yağmurlu... " | Open Subtitles | الطقس، غائم وممطر غدا علي منتصف الجزء الشمالي للبلاد. |
| Saat 6:45 ve burada hava parçalı bulutlu. | Open Subtitles | الساعة الآن 6: 45 صباح اليوم غائم إلى حد ما |
| Biraz bulanık gibi, sanırım biraz daha süzmeliyim. | Open Subtitles | يبدو غائم قليلاً , أظن من الصواب أن أصفيه مرة ثانية |
| Ama sonra, gözlerindeki puslu tabakayı fark ettim. | Open Subtitles | ولكن بعد ذلك لاحظت فيلم غائم في عينيها. |
| Dışarı adım attığımda hava bulutluydu sonra birden güneş doğdu. | Open Subtitles | وكأنني خرجت في يوم غائم وفجأة طلعت الشمس |
| Binbaşı Powers, karanlık ve bulutlu bir sabah bana dedi ki, "Başçavuş... | Open Subtitles | ميجور باور فى صباح يوم مظلم ...غائم قال لى : سيرجنت ميجور |
| Hava bulutlu ve dışarısı 17 derece. Saat 2:08 olmak üzere. Ve oldu. | Open Subtitles | الجو غائم عند الدرجة 62 في الخارج تأتيكم في الساعة 2: |
| Cuma, parçalı bulutlu ve soğuk, pazar ise açık. | Open Subtitles | الجمعه، جو غائم جزئياً وأبرد ، وجو صافي يوم الاحد |
| bulutlu bir gündü, yani bugünkü gibi gözüne güneş gelmiyordu. | Open Subtitles | غائم جزئي لذا لا شمس تضرب في عينيه مثل هذا اليوم |
| Şu anda gökyüzü parçalı bulutlu ve inişte hafif bir türbülansa yakalanabiliriz. | Open Subtitles | نحن مقبلون على جو غائم جزئياً وقد يحصل عندنا اضطراب في أثناء تقدمنا |
| Evet, o bulutlu bir günde aradan süzülen bir güneş ışığı sadece. | Open Subtitles | نعم، إنها لطيفة كبصيص من أشعة الشمس في يوم غائم |
| Herhalde bu mavi rengi bulutlu bir günde seçtiler. | Open Subtitles | عندما طلوا هذا اللون الأزرق لابد وأنه كان يوم غائم |
| Evet, "Parçalı bulutlu, ama süngüleri hazırla, çünkü bir köpsırga geliyor!" | Open Subtitles | نعم "، غائم جزئيا، ولكن إصلاح الحراب، لأن هناك sharknado القادمة!" |
| Çarşamba günü bulutlu olacağa benziyor... en yüksek sıcaklık 10 derece... | Open Subtitles | الأربعاء سيكون غائم جزئيًا مع أرتفاع درجات الحرارة إلى منتصف الـ 50. |
| Karalari ve okyanuslariyla, küçük, ilik, bulutlu bir dünya, bu sari yildiza yakin bir durumda olabilir. | Open Subtitles | بالقربمنهذاالنجمالأصفر... عالم صغير، دافئ، و غائم... ... |
| Ziyaretin böyle bulutlu bir günde güneş ışığı gibiydi. | Open Subtitles | كانت زيارتك بمثابة شروق للشمس... في يوم غائم... |
| "Parçalı bulutlu, yağmur yağabilir." Bu bir şey ifade ediyor olabilir mi? | Open Subtitles | "غائم جزئيا، فرصة زخات مطر" هل هذا يعني شيئا؟ هنا شيء |
| Biraz bulanık. | Open Subtitles | الجوَ غائم قليلاً ماذا؟ |
| Yüzü puslu. | Open Subtitles | غائم... |
| Dışarı adım attığımda hava bulutluydu sonra birden güneş doğdu. | Open Subtitles | وكأنني خرجت في يوم غائم وفجأة طلعت الشمس |
| Kaygılandığım tek şey, kapalı bir havada yanına şemsiye almayı unutacak ya da düzgün bir jilet kullanamayacak kadar dikkati dağılmış bir adama güveniyor olmam. | Open Subtitles | ما يقلقني هو الاعتماد الرهيب على رجل مشتت للغاية ينسى أخذ مظلة معه في يوم غائم |