| Oraya gidecek kadar salak biri, bunu istemiş demektir. | Open Subtitles | وأي شخص غبي كفاية للذهاب إلى هناك يكون يطالب بحدوث ذلك له |
| Rakip firmaya planlarını satarken yakalanacak kadar salak olduğun kesin. | Open Subtitles | أنت بالتأكيد غبي كفاية ليتم القبض عليك في محاولة لبيع المخططات لشركة منافسة |
| El sıkışmanın büyük anlam ifade ettiğini düşünecek kadar salak mısın? | Open Subtitles | وهل انت غبي كفاية لتعتقد ان مصافحة الايدي تعني شيئاً؟ |
| Takıma Mac'i katmak istiyorum, çünkü her şeyi yapacak kadar salak gözüküyor. | Open Subtitles | اريد فريقًأ يضم (ماك) بسبب انه يبدوا غبي كفاية لفعل ايّ شيئ |
| Çünkü, gerzek, sen Scott Tonerman'ın kıllarını 10 dolara alabilecek kadar salaksın. | Open Subtitles | لان يامتخلف انت غبي كفاية لتشتري شعر عانة سكوت تينورمان مقابل 10 دولارات |
| Kavgayı ayıracak kadar salaksın. | Open Subtitles | أنت غبي كفاية لوقف القتال. |
| O Knicks'in berbat olduğunu anlamayacak kadar salak. | Open Subtitles | لأنه غبي كفاية ليعرف ان (النيكس) سيئون |