| Barış için bir zeytin dalı uzattığına inanmak bana zor geldi. | Open Subtitles | أجد صعوبة فى تصديق أنك قد جئت حاملة غصن الزيتون للسلام |
| Belki zeytin dalı da uzatabilir. | Open Subtitles | لو قدم لك غصن الزيتون فليكناليوميومسلام. |
| Meclis de bizim gibi, bu düşmanca tavırlara bir son verme isteğinde olacaktır. Uzlaşma arayışı içinde olacaklardır. Onlara bir zeytin dalı uzatmalıyız. | Open Subtitles | المؤتمر يريد وقف الأعمال العدائية وكذلك نحن ويبدو علينا تقديم غصن الزيتون كهدية لجلالتة |
| Cumhuriyete bir zeytin dalı uzatmak için temsilcilerinizi ikna edebilseydiniz, eminim ki, Senato sonuçta müzakereleri başlatmak için yeteri kadar hoşgörülü davranabilirdi. | Open Subtitles | لان يمدوا غصن الزيتون السلمي تجاه الجمهورية ربما هذا يكون كاف لتعاطف المجلس اخيرا للمفاوضات المفتوحة |
| Bu nedenle de iyi niyetten doğan teklifimin son derece takdire şayan olduğuna ve uzattığım zeytin dalını reddetmeyeceğinize inanıyorum. | Open Subtitles | وعلى هذا الأساس فأننى أمتدح نفسى بأن تلك الأقتراحات التى أقدمها بحسن نية جديرة بالثناء والذى لن يقودك الى رفض غصن الزيتون الذى أعرضه |
| 13 bulut ya da 13 zeytin dalı gibi. | Open Subtitles | ثلاث عشرة سحابة ثلاث عشرة ورقة في غصن الزيتون |
| Elinde zeytin dalı var. | Open Subtitles | إنه يحمل غصن الزيتون رمزًا للسلام |
| Bunu bir zeytin dalı olarak görmeni istedim bunun-- | Open Subtitles | أنها غصن الزيتون هذا ما توقعته لم أتوقع |
| Barış görüşmelerinin ortasında Prag'ı işgal edip sonrasında da zeytin dalı uzatıyor. | Open Subtitles | إنها تغزو "براغ" في منتصف مفاوضات السلام وبعدها يصل مدّها إلى غصن الزيتون |
| Hey, ben Alyssa için size zeytin dalı uzatırken bana sırtını dönen sendin. | Open Subtitles | انت الرجل الذي أطفأ الأنوار على أعمال (أليسا) بينما كنت أمد غصن الزيتون |
| Barış teklif ettiler, senin evliliğin de zeytin dalı. | Open Subtitles | عرضوا السلام وزواجكما هو غصن الزيتون |
| Terrell sana zeytin dalı uzatıyor. | Open Subtitles | ان "تيريل" يعرض عليك غصن الزيتون |
| Ve ben de size söylemek zorundayım ki, Bay Dickinson, önlem olarak Britanya'ya zeytin dalı uzatmak büyük bir budalalıktır. | Open Subtitles | وأنا أخبرك سيد (ديكنسون) إنكم تقدمون غصن الزيتون للبريطانيين، هذا دليل كافي على البلاهة |
| Bay Dickinson'un majestelerine zeytin dalı mahiyetinde bir mektup gönderilmesi teklifi belirtildi ve tekrarlandı. | Open Subtitles | إقتراح السيد (ديكنسون) إرسال غصن الزيتون لجلالة، سيكون تحت التصويت |
| Ben zeytin dalı uzatırken Alyssa'nın işi üzerindeki ışığı söndüren sendin. | Open Subtitles | انت الرجل الذي أطفأ الأنوار على أعمال (أليسا) بينما كنت أمد غصن الزيتون |
| zeytin dalı işte. | Open Subtitles | غصن الزيتون |
| Yeni Springfield'daki kardeşlerimize, zeytin dalını uzata... | Open Subtitles | فدعونا نرسل غصن الزيتون لإخوتنا في (سبرنغفيلد) الجديدة |
| zeytin dalını kabul et de yemek yiyelim. | Open Subtitles | اقبل غصن الزيتون. |
| Lütfen bu zeytin dalını kabul et ve umarım daha iyi koşullar altında yeniden başlarız. | Open Subtitles | ارجو ان تقبلي غصن الزيتون هذا... ...و امل ان نحاول مجددا على نحو جيد . |