| Bütün Öfkeni bana odaklaman seni dünyanın gerçek kötülüklerine karşı zayıf kılıyordu. | Open Subtitles | إنَّ تركيز غضبكِ كله عليّ يجعلكِ ضعيفةً لمواجهة أشرار هذا العالم |
| Belki de Öfkeni şahsen bana iletmek için geldin. | Open Subtitles | ربّما أردتِ أن توصلي غضبكِ إلي وجهاً لوجه |
| Eğer dışarıda olursak Öfkeni bastırmadan ifade edebilirsin diye düşündüm. | Open Subtitles | أنا منشغلة خلتكِ قد ترغبين بالتواجد في الخارج كي يمكنكِ التعبير عن غضبكِ بحريّة |
| Seni gerçekten özledim. Ne kadar kızgın olursan ol, abinle konuş. | Open Subtitles | لقد اشتقت لكِ حقاً، بغض النظر عن مدى غضبكِ عينا نتحدث |
| Erkeklere olan öfkenin insanlara söylememen gereken şeyleri söylemene neden olmaz. | Open Subtitles | أٌريد فقط التأكد أن غضبكِ من الرَجال لن يٌسبب قولكِ للناس ما لا يجب أن تقوليه |
| Hep şu masa yüzünden kızgınsın. İlgi odağı olamadın da ondan. | Open Subtitles | سبب غضبكِ الوحيد من تلك الطاولة هو أنكِ لم تكونى مركز الاهتمام |
| Demek öfkelendin, öfke patlaması yaşadın ve şimdi, öfke terapisinde öfken hakkında konuşmak istemiyor musun yani? | Open Subtitles | لذلكَ كنتِ غاضبة, هناك بعض العلامات عليكِ. والآن, لاتريدين التحدّثَ عن سبب غضبكِ في مجلس التحكم بالغضب. |
| Ve Kızgınlığınızı ona odaklıyorsanız, sizi öldürmekten çekinmezdi. | Open Subtitles | ولو أنكِ ركزتِ غضبكِ عليه، فما كان ليتردد في قتلكِ. |
| Bu yüzden Öfkeni başka türlü yönlendirmeni şiddetle tavsiye ederim. | Open Subtitles | لذا أقترح أنْ تجدي طريقةً أخرى لتهدّئي غضبكِ |
| Ama inanıyorsan senden Öfkeni ait olduğu yere bırakmanı istiyorum. | Open Subtitles | ولكنّني أطلب منكِ أن تصبّي جام غضبكِ في المكان المناسب لذلك |
| Daha Öfkeni bile nasıl göstereceğini bilmiyorsun... | Open Subtitles | بينما لا تعرفين الطريقة المناسبة للتنفيس عن غضبكِ |
| Öfkeni bir kenara koymanı takdir ediyorum. | Open Subtitles | أنا أقدّر أنكِ وضعتِ غضبكِ جانباً |
| Seninle konuştukça, acını ve Öfkeni daha çok hissettim. | Open Subtitles | كلّما تحدثنا كلّما شعرتُ بألمكِ و غضبكِ |
| Öfkeni içindeki kırmızı bir dumanmış gibi hâyâl et. | Open Subtitles | تخيّلي غضبكِ كسحابة حمراء داخل جسدكِ. |
| ve bütün saldırganlığını ve Öfkeni onun penisinden çıkaracaksın. | Open Subtitles | وستفشّين كل غضبكِ وعدوانكِ في قضيبه |
| Öfkeni, nefretini bir kenara bırak. | Open Subtitles | ضعي غضبكِ جانبًا ضعي كرهكِ جانبًا |
| Tanrım, bana kızgın falan mısın? Hayır, elbette değilim, neden kızgın olayım ki? | Open Subtitles | حسناً ، فيبي أوه ، ماذا ، أتصبين غضبكِ علي أو شيء كهذا ؟ لا ، بالطبع لا لماذا قد أصب غضبي عليك |
| Bana kızgın değilsin, başka bir şeye kızdın ama hıncını benden çıkarıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ لستِ غاضبة منّي، أنتِ محبطةٌ فحسب من شيء آخر.. وتنفّسين غضبكِ عليّ.. |
| Sadece erkeklere karşı öfkenin insanlara söylememen gereken şeyler söylemene neden olmadığından emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد الحرص فقط علي أن غضبكِ على الرِجال لن يسبب إخباركِ للناس بما لا يتوجب عليكِ |
| Neden annene bu kadar kızgınsın? | Open Subtitles | ما سبب غضبكِ الشديد من والدتكِ ؟ |
| sinirini benden çıkar. Benden! Eşofmanın suçu ne? | Open Subtitles | تصبين غضبكِ على ماهي الجريمة التي أ رتبكتها ملابسي ضدكِ؟ |