| Ama onu affettim. O zamandan beri her şey yolunda. | Open Subtitles | لكني غفرت له وأصبحت الأمور على مايرام منذ ذلك الحين |
| Hatta babamı bile geçtim, çünkü anlayışsızlığını affettim. | Open Subtitles | لدرجة أكثر من أبي، لأنني غفرت له عدم تفهمه للأمر |
| Babanın metresi olmasına rağmen karını affettin. | Open Subtitles | لقد غفرت لزوجتك حتى بمعرفتك انها كانت معشوقة ابيك |
| - Seni affediyorum. - Çirkin bir yüzün olmasına rağmen, | Open Subtitles | ـ لقد غفرت لك ـ ولكنني لا أستطيع تحمل وجهك |
| Ama her şey yolunda. Karın seni affetti, değil mi? | Open Subtitles | لكن، كل شيء على مايرام أقصد بأن زوجتك قد غفرت لك، صحيح؟ |
| Ama bakire bir kurban getirdin bu yüzden her şey affedildi. | Open Subtitles | اممم ، لكنك أحضرتي تضحيات عفيفه لذلك غفرت لك |
| Pekala, bu güzel, Emily. Affedildin. | Open Subtitles | حسنا, هذا جيد إيميلي لقد غفرت لك |
| Doğruca bana gelip her şeyi anlattı ben de onun beni ne kadar sevdiğini fark ettim ve onu affettim. | Open Subtitles | لقد أخبرني عن ذلك مرة وشعرت انه أحبني وقد غفرت له |
| Seni bir kere affettim, bir daha etmem. | Open Subtitles | لقد غفرت فعلتك تلك مرة , و لن أفعل هذا مرتين |
| Ancak şu anda diyorum ki onları affettim. | Open Subtitles | لكن, أنا أخبركم الآن. لقد غفرت عنهم الآن. |
| Seni çoktan affettim daha sonra da affedeceğim gibi. | Open Subtitles | فقد غفرت لك بالفعل بقدر ما انا ذاهب الى يغفر لكم. |
| affettin mi beni? affettin mi? | Open Subtitles | لذا لقد غفرت لي، أغفرت لي؟ |
| Yani sen Ellen'ı affettin mi? | Open Subtitles | لذا , هل أنت غفرت لإلين ؟ |
| Onu affettin, geri aldın. | Open Subtitles | أنت غفرت له، وقبلت به مجدداً |
| Her ne yaptığını düşünüyorsan, seni affediyorum. | Open Subtitles | حسناً، مهما كان ماتعتقد بأنك فعلته، قد غفرت لك. |
| Haksızlık mı? Çok sağ olun. Sizi tüm kalbimle affediyorum. | Open Subtitles | شكراً لكِ غفرت لكِ من أعماق قلبي |
| Partiden ayrıldın diye Annie seni affetti mi? | Open Subtitles | هل غفرت لك آني ، مغادرتك للحفلة ؟ |
| Hepsi affedildi diyemem ama çoğu affedildi. | Open Subtitles | لا يمكنني القول أني غفرت كل شيء لكن نسيت معظمه |
| Affedildin. Hadi yemek yiyelim. | Open Subtitles | لقد غفرت لك كلّ شيء لنتناول العشاء |
| Filmde oynamayı kabul ettiğin için... seni affetmiş gibi... yapmaya karar verdim. | Open Subtitles | منذ كنت قد وافقت أن يكون في الفيلم، لقد قررت بأنني سوف نتظاهر قد غفرت لك. |
| Hayatımı mahvettiği için, onu gerçekten affettiğimi söyleme şansını bulamadım. | Open Subtitles | انظر,انا لم تتاح لي الفرصة لأخبرها اننى غفرت لها تخريبها لحياتى. |
| Yani böylece e-posta aldığımda beni affettiğini anlayacağım. | Open Subtitles | وبهذه الطريقة عندما ترسله بالبريد أعلم انها غفرت لي |
| Teşekkürler, Markussi. Kabilen bağışlandı. | Open Subtitles | شكراً لك ماركوسي، لقد غفرت لقبيلتك |
| Evet, beni affetmesi mükemmeldi. Belki bir gün beni de affeder. | Open Subtitles | . نعم ، أنا مسرور أنها غفرت لى . ربما سيأتى يوم وتغفر لى أيضاً |
| Onu daha o zaman affetmiştim. | Open Subtitles | لقد غفرت لها منذ فترة طويلة |
| Günahlarını affetmiştin, unuttun mu? | Open Subtitles | لقد غفرت له كل جرائمه، أتذكر؟ |
| O zamandan beri umudumu yitirdiğim anlarda avuntuyu senin beni bağışladığın düşüncesinde buldum. | Open Subtitles | ومنذ ذلك الحين، في لحظات اليأس العميق، لقد وجدتُ العزاء في الإيمان أنّكَ غفرت لي |