| Oyunum sahnelendiğinde, sen de Bayan Karun kadar zengin olacaksın. | Open Subtitles | بمجرد أن أستلم مسرحيتي وأنتي ياعزيزتي,ستكونين غنيه مثل السيده كريسوس |
| Hepsi de Avrupa ve Amerika'daki zengin ailelerin yanına gidiyorlar. | Open Subtitles | سيذهبون جميعهم للعيش مع عائلات غنيه بأوربا والولايات المتحده |
| Tabii ki, demek istediğin Roma zengin ve biz de onu o şekilde tutmalıyız. | Open Subtitles | بالطبع ما تعنيه هو أن روما غنيه ويجب أن نحافظ على ذلك |
| zengin bir ailenin istediği her şeye sahip tek çocuğuydum. | Open Subtitles | لقد كنت طفله و حيده غنيه و التي حصلت على أي شيء تريده |
| Fazlası gerekirse, iste. Ben çok zenginim. | Open Subtitles | إذا كنتي تَحتاجى أكثرَ،اطلبى منى أَنا غنيه جداً |
| Herşeyini kaybetmiş, bir zamanların varlıklı ailesinin hikayesi ve aileyi ayakta tutmaktan başka çaresi kalmayan oğullarının hikayesi. | Open Subtitles | الآن قصة عائلة غنيه فقدت كل شيء و الأبن الأوحد الذي لم يكن لديه خياراً سوى ان يبقيهم كلهم معاً |
| zengin de olsan fakir de olsan benim için fark etmez. | Open Subtitles | كونك غنيه او فقيره هذا لا يشكل فرقا بالنسبه لى |
| Adaları kayalardan oluşuyor ve yiyecek bakımından zengin değil. | Open Subtitles | الجـزيـره التى يعيشون فيها صخريه وليست غنيه جداً بالغذاء |
| zengin bir kadın sırf aşığına küstüğünden onu okyanusun dibine gönderip, öylece çekip mi gidecek? | Open Subtitles | امراه غنيه تغضب من حبيبها وتقتله وتفلت من جزيره العداله بدون ان تعاقب |
| Ne kadar zengin veya güzel olduğu hiç önemli değil, senin sevgini kazanacak kadar şanslı olmalı. | Open Subtitles | انا لا يهمني كم هي غنيه او جميله, انها محظوظه كي يحبها شخص مثلك |
| Mesela Martha Stewart. Çok zengin ve köpekleriyle mutlu mesut yaşıyor. | Open Subtitles | انظرى الى مارثا ستيورات انها غنيه وتنام مع كلابها |
| Yaşlı, zengin çılgın bir kadın tarafından evinin güvenliğini test etmek için çağırıldık. | Open Subtitles | من قبل سيدة عجوز غنيه ومجنونه لنختبر نظام حماية منزلها |
| Kendisinden yaşça büyük zengin bir kadın olan Hatice, Suriye'de kendisi adına ticaret yapmasını istemiştir. | Open Subtitles | لقد طلبت امرأة غنيه اكبر منه سناً تدعى خديجة مباشرة بعض أعمالها في سوريا |
| Dünyanın dört bir yanından gelen zengin aileler kendi çocuklarını buraya gönderiyor. | Open Subtitles | عائلات غنيه من أقاصي العالم ترسل أبنائها هناك. |
| ...ve zengin ve yalnız olmaya karar veriyor. Paha biçilemez. - Öyle mi? | Open Subtitles | وقررت ان تكن غنيه ووحيده انه لا يقدر بثمن |
| Görüldüğü gibi bir yerlerde zengin bir teyzen varmış. | Open Subtitles | بحسب علم أي شخص، انت لديك عمة غنيه في مكان ما، حسناً؟ |
| zengin bir sürtük ayarladım. | Open Subtitles | أنا للتو أنتهيت من الأحتيال على سيده حقيره غنيه |
| Kameralar, zengin besin zincirini tepeden tırnağa çekim alanına alıyor. | Open Subtitles | الكامرات التقطت سلسه غذائيه غنيه من الاعلى الى الاسفل |
| Ama tüm bu vahşi hayatı bağlayan ve Zufar Dağları'nı bu kadar zengin yapan o şey ne? | Open Subtitles | ولكن ماهو الشئ الوحيد الذي يربط جميع هذه الحياة البريه وجعل جبال ظفار غنيه |
| Bir yumurta, bu sıska tilki için zengin bir yemektir. | Open Subtitles | البيضه تعتبر وجبه غنيه لهذا الثعلب اللحمي |
| Ben çok, çok zenginim. | Open Subtitles | فأنا غنيه جداً جداً |
| Bu her şeylerini kaybetmiş varlıklı bir ailenin... ve onları bir arada tutmaktan başka... bir seçeneği olmayan oğullarının öyküsü. | Open Subtitles | الان قصة اسره غنيه فقدت كل شئ ... . و الابن الوحيد الذى ليس له خيار ... |