| Sen tüm hayatımda tanıdığım en itici adamsın. | Open Subtitles | لا , أنا متأكدة بأنك أكثر رجل غير جذاب قابلتة |
| Muhtemelen senin için önemi yok ama bu çok itici. | Open Subtitles | انا اعرف ان هذا ربما لا يعنى لك شئ لكنه حقا امر غير جذاب |
| Steve-O, büyük ihtimalle bu, hayatımda gördüğüm en itici şey. | Open Subtitles | ستيف بين سين , وهذا ربما اهم شيء غير جذاب رأيته في حياتي. |
| En yakın yarkadaşının onun arkadaşına takılı kalması kadar seni daha az çekici kılan birşey yoktur. | Open Subtitles | لا شيء يجعلك غير جذاب أكثر من صديقك المفضل يعبث مع صديقة حبيبتك المفضلة. |
| Karşıda çello çalan çıplak sevimsiz bir adam var. | Open Subtitles | هناك رجل عاري غير جذاب يعزف بالتشيلو |
| Belki bir beyaz veya sevimsiz bir bej kalmış olabilir. | Open Subtitles | بيضاء ربما, أو بيج غير جذاب. |
| 'Çekici değilsin' denemez! | Open Subtitles | -لست غير جذاب |
| Ruhsuz hayatıyla ebedi bir öğrenci, kitaplarının arkasına gizlenmiş gerçeklikten dehşete düşmüş ve dahası görünüş itibariyle son derece itici... | Open Subtitles | ،طالب فاشل لديه حياة عقيمة ،مختبأ خلف كتبه مرعوب من الواقع، وعلاوة على ذلك غير جذاب جسدياً |
| Bunun bana ne kadar itici geldiğinin farkında mısın? | Open Subtitles | هل تدركين كم يبدو ذلك غير جذاب بنظري؟ |
| Sen de çok şişmansın, bu da aynı derecede itici. | Open Subtitles | وانت بدين للغاية وهو ايضا امر غير جذاب |
| Obezite veya anoreksiya ikisi de aynı derecede itici. | Open Subtitles | السمنة وفقدان الشهية كلاهما غير جذاب |
| Umarım bunu çok itici bulmazsın. | Open Subtitles | اتمني الا تجد هذا غير جذاب |
| Bu, bir kadın için çok itici bir şeydir. | Open Subtitles | هذا أمر غير جذاب بالمرأة |