"غير سعيدة" - Translation from Arabic to Turkish

• mutsuz
• mutsuzsun
• mutlu değil
• mutlu değilim
• mutsuzdun
• mutlu değilsin
• mutsuzdum
• mutsuzluğuna
• mutsuzsa
• mutsuzsan

Ne zaman kendimi mutsuz hissetsem, güzel şeyleri düşünmeye çalışırım.
عندما أشعر أنني غير سعيدة فقط أفكر في أشياء لطيفة.

Bende onla flört ediyor Cal ile evliliğimden ne kadar mutsuz olduğumu anlatıyordum.
أقوم أنا بالمغازلة و أذكر له كيف كنت غير سعيدة بزواجي من كال

Benim yüzümden mutsuz olmanı istemiyorum.
أنا لا أريدكِ . أن تكوني غير سعيدة بسببي

Hayır, ama kendin için mutsuzsun, bu yüzden de benimle uğraşıyorsun.
لا, لكنك غير سعيدة بحياتك لذلك تضايقيني.

Duydum ki madam rekabete girmekten mutlu değil.
لقد سمعتُ أن السيدة غير سعيدة بوجود المُنافسة؟

Özgür olmadigim için mi mutsuz olup olmadigimi bilmiyorum, yoksa mutsuz oldugum için mi özgür olup olmadigim bilmiyorum.
أنا لا أعلم هل أنا غير سعيدة لأنني لست حرة، أم أنني لست حرة لأنني غير سعيدة.

Evliliğimizin son beş yılında giderek daha mutsuz oluyordum.
خلال أخر خمس سنوات من زواجنا أصبحت غير سعيدة أكثر وأكثر

Bir süre önce mutsuz biçimde sona eren bir aşk ilişkim olmuştu biliyorsunuz.
منذ زمن ، قمت بعلاقة غرامية انتهت بصورة غير سعيدة

Söyleyeceğim şeyler beni sonradan mutsuz edecek şeyler.
ساقول أشياء ستجعلني غير سعيدة إني قولتها

Deli doktorunun mutsuz kadına zayıflığı malumdur.
إنها فكرة مبتذلة, استغلال نقطة ضعف لدى امرأة غير سعيدة

Gerçekten öyle. Ama çok da mutsuz olduğunu düşünüyorum.
في الحقيقة أجل، ولكنني أيضًا أعتقد بأنها امرأة غير سعيدة

Evet... sandığımızın aksine çok mutlu ya da çok mutsuz olmadığımızı söylemişti.
بالتأكيد قال رجل مرة واحدة أننا أبدا حتى سعيدة أو غير سعيدة حتى ونحن نفترض.

Evet, beyler. Küçük kızımı böylesine mutsuz görmeye dayanamazdım.
وقد ضايقني شعوري أن أجد طفلتي غير سعيدة هكذا.

Kavga etmeniz annenizi mutsuz ediyor!
قتالكم مع بعضكم يجعل ماما غير سعيدة بالمرة

Annen çok yalnız ve mutsuz biri. Bildiğin gibi, baban da meşgul bir adam.
كانت امك غير سعيدة و وحيدة حسنا, انت تعلمين

Oysa şimdi, senin yüzünden ne kadar mutsuz bir insan olduğumun tamamen farkındayım!
و لكن الآن و بسببك بت أعرف كم كنت غير سعيدة

Bana ne kadar mutsuz olduğunu anlatmaya çalışırken onu susturmuştum.
كانت تحاول أن تقول لي . . كم هي غير سعيدة و فأسكتـّها

Çok mutsuzsun, değil mi?
انك غير سعيدة بالمرة, اليس كذلك ؟

- Verdiğin karardan mutlu değil misin?
وهل أنت غير سعيدة بهذا القرار ؟

En sonunda Owen'ın yanında kendim olabiliyorum ve bana ters davranmıyor ama ben hâlâ mutlu değilim.
اتعلم, لقد بدئت اكون علي طبيعتي مع اوين وهو يدعني أفعل ذالك و انا لازلت غير سعيدة

Seni o ilişkiden kurtardım ama sen hâlâ mutsuzdun.
و لكنني أخرجتك من العلاقة و كنتِ ما تزالين غير سعيدة

Sonra o gitti, sana bir mektup bıraktı, sen hala mutlu değilsin.
بعد ذلك عندما يذهب، ويترك لكِ رسالة، لا تزالين غير سعيدة.

Biliyorsun çok uzun zamandır çok mutsuzdum
كما تعرفين قد كنت غير سعيدة لمدة طويلة للغاية

Ve içeri girip, seninle tanıştığımda gözlerinde, mutsuzluğuna nasıl katlanmaya çalıştığını gördüm.
عندما اتيت لاراك. رأيت فى عينيك وفى طريقة تعاملاتك... انك غير سعيدة.

Eğer burada çok mutsuzsa ve gitmek istemiyorsa, gidebilir.
إن كانت غير سعيدة وتريد المغادرة فتستطيع الذهاب

Yani, burada bu kadar mutsuzsan.
أعني، إن كنتِ حقاً غير سعيدة هنا