| Bu yüzden bir çocuk olarak beni dünyadan dünyaya, cümleden cümleye, cahillikten bilgiye taşıyan Görünmez bir parmak hayal etmeyi öğrendim. | TED | في طفولتي، تعلّمت أن أتخيل إصبعًا غير مرئي يقودني من كلمةٍ إلى أخرى، من جملةٍ إلى أخرى، من الجهل إلى الرشد. |
| Birincisi, çoğunlukla Görünmez olması. İkincisi çok büyük olması. Ve üçüncüsü ise doğru şeyler yapıp yapmadığımızı bilmiyor olmamız. | TED | هو في البدء غير مرئي. وثانيا، هو جدا ضخم. وثالثا، لا نعرف ما إذا كنا نصنع الأمر الصائب لمكافحته. |
| Hong Kong'tasınız... ama Çin'in Görünmez sınırından içeri geçmek üzeresiniz. | Open Subtitles | لكنكما ستعبران الآن حداً غير مرئي إلى داخل الأراضي الصينية |
| Aslında, tatlım, o kapı gerçekten çok temizdi ve Görünmez gibiydi. | Open Subtitles | أتعلمين , ذلك الباب كان نظيفا جدا وبدى كأنه غير مرئي |
| Ancak buradaki asıl suçlu görünmezdir. | Open Subtitles | ولكن المذنب الحقيقي هنا غير مرئي |
| Başını aşağıda ve hayallerini küçük tutarsan tamamen Görünmez olursun. | Open Subtitles | ابقي يداك للأسفل واحلامك صغيرة ويمكنك أن تصبح غير مرئي |
| Ve sol tarafta ise, onu Görünmez yapan kameranın olduğu işlenmiş videoyu göreceksiniz. | TED | وفي الجهة اليسرى، سترون الفيديو المعالج حيث جعلته الكاميرا غير مرئي. |
| Gezegenimiz, sıcak ve onları görebilmemiz için Görünmez ışık saçan yıldızların aksine, gök bilimsel açıdan, oldukça soğuktur. | TED | وبعكس النجوم الحارة التي تشع ضوءًا غير مرئي لنراها، فكوكبنا بمعايير الفضاء بارد للغاية. |
| Ama elbette Boeing 787'ye bindiğinizde, bu Görünmez yeniliğin Hindistan'da yapıldığını bilmiyorsunuz. | TED | لكن بالطبع، عندما تصعد على طائرة البوينغ 787، لن تدرك بأن هذا ابتكار غير مرئي ناجم عن الهند. |
| Kimsenin izlemediğini düşündükleri zaman insanların davranışlarının sessiz ve Görünmez bir gözlemicisiydim. | TED | كنت صامتاً، مراقب غير مرئي لكيف يتصرف الآخرين بينما كانوا يعتقدوا أن لا أحد يراهم. |
| Yani Görünmez olsanız bile, toz hâlâ her yanınıza düşer. | TED | لذا، حتى وإن كنت غير مرئي فسيعلق الغبار على كافة جسدك. |
| Örneğin, yalnızca kırmızı renkteki şeyleri görebildiğinizi ve geri kalan her şeyin size tamamen Görünmez olduğunu hayal edin. | TED | تخيّل مثلا أنّك تستطيع رؤية الأشياء الحمراء فقط وأنّ كلّ شيء آخر كان غير مرئي تماما بالنسبة لك. |
| Yaydıkları ışığın %95'i gözlerimize Görünmez. | TED | فـ 95 بالمئة من الضوء الذي تصدره غير مرئي لأعيننا. |
| Nano parça çevresinde bize Görünmez pelerin etkisi veren bir su molekülü bulutu yaratır. | TED | وتُحدث سحابة من جزيئات الماء حول الجسيم النانوي متناهي الصغر وتعطينا مفعول خفي غير مرئي. |
| Hepsi aynı tip süper güce sahipler: Bazıları uçabilir, bazıları daha güçlüdür, bazıları Görünmez olabilir. | TED | لديهم نفس النوع من القوى العظمى: بعض يمكن أن تطير، وبعضها قوي جدًا، والبعض يمكن أن يكون غير مرئي. |
| Görünmez olunca ve fark etmediğinizde tasarımın gerçekten çalıştığını düşünüyorum. | TED | وهذا عندما أعتقد بأن التصميم ناجح فعلًا، عندما يصبح غير مرئي ولا تلاحظه. |
| Gördüğünüz gibi aslında bizden çok daha hızlı uyum sağlayan ve gelişen Görünmez bir düşmana karşı savaş hâlindeyiz. | TED | فكما ترون، نحن في الحقيقة نقاتل في حرب ضد عدو غير مرئي يتطور ويتكيف مع الجو المحيط بشكل أسرع بكثير مما نفعل. |
| Bu öyle bir niteliktir ki, kendisi Görünmez, fakat çeşitlendirmenin de imkanı yoktur. | TED | إنها حقيقة أنه نفسه غير مرئي. ومع ذلك من المستحيل أن يتغير |
| ve gerçekten ana fikre ulaşmak için, daha ileri gitmemiz gerekiyor, duvarın öbür tarafına geçin, mantık gibi, Görünmez gibi. | TED | و لنصل حقاً إلى الهدف, علينا أن نتحرك إلى الطرف الآخر, أن نذهب إلى الطرف الآخر من الجدار منطقياً, كأنه غير مرئي. |
| İşte bu Görünmez olmanın değerini gözler önüne seriyor. | Open Subtitles | هذا الأمر يوضح لكم قيمة الشخص عندما يكون غير مرئي |
| Tanrı görünmezdir ve haftada bir oğlunu yemeye gidersen tatmin olur. | Open Subtitles | rlm; الرب غير مرئي وهو يشعر بالسعادة rlm; طالما أنك تحضرين مرة في الأسبوع |
| Hiç kimse onun ne kadar güzel olduğunu göremiyordu... çünkü o görünmezdi... | Open Subtitles | لميرىأحدًكمكانجميلاً... لأنه كان غير مرئي |
| Beni yakalayamazsın. Ben görünmezim. | Open Subtitles | لا تستطيع أن تقبض علي أنا غير مرئي |