| Adrian Conrad, Albay Maybourne'dan yasadışı olarak bir ortakyaşam elde etti. | Open Subtitles | ادريان كونراد حصل بطريقة غير مشروعة على متكافل من كولونيل مايبورن |
| Tahminlerimize göre içinde yasadışı mal olan Panama'ya ait diplomatik çantadan çıktı. | Open Subtitles | وجد هذا في كيس حقيبة دبلوماسية نعتقد أنها تحتوي مواد غير مشروعة |
| Bizim düşmanımız, oğullarınızı ve kızlarınızı yasadışı savaşlarda ölüme yollayan politikacılar. | Open Subtitles | أعدائي هم السياسيين.. الذين يرسلون أبنائكم ليموتون في حروب غير مشروعة. |
| Bunu da 87 milyon insanın Facebook profillerini yasa dışı bir şekilde kullanarak yaptı. | TED | وكانوا يقوموا بذلك بطريقة غير مشروعة بجمع ملفات شخصية لـ 87 مليون شخص على الفيسبوك. |
| Ben daha 10 yaşında bile değilken babam yasa dışı ticaret yapmaktan çalışma kampına gönderildi. | TED | وقبل أن أبلغ العشَرة الأعوام، اقـتِـيدَ والدي إلى معسكر عملٍ وذلك لتورطه في تجارة غير مشروعة. |
| O zaman bunları yasal olmayan yollardan elde ettiğini varsayıyorum. | Open Subtitles | فلنفترض ان الأدلة التي تم الحصول عليها بطريقة غير مشروعة |
| Ben de illegal bir oluşuma gidip bana mükemmel bir eş yaratmalarını mı isteyeceğim? | Open Subtitles | وسوف أذهب إلى منظمة غير مشروعة واجعلهم أن يبرمجونى لماذا لكى أكون المواعد المثالى ؟ |
| Patentlerini yasadışı olarak ihlal ettiğini iddia edip, adama dava açmışlar. | Open Subtitles | زعموا أنه يتعدى على براءة إختراعهم بطريقة غير مشروعة وقاموا بمقاضاته |
| Ama bürokrasi, askerler ve çeteler yasadışı yollarla suya el koyuyor. | Open Subtitles | لكن البيروقراطيريين، الجنود، والعصابات بأخذونها بطريقة غير مشروعة ويحتفظون بها لأنفسهم |
| Şuna inanıyorum ki bazı güçlü kimseler yasadışı köle sevkiyatına karışarak bu kölelerin ölümleriyle suça iştirak etmiş oldular. | Open Subtitles | في إعتقادي أن بعض الرجال ذو نفوذ قوي متورطون في شحنة غير مشروعة للعبيد ومتواطئون في موت هؤلاء العبيد |
| - İnsan tuzaklarının yasadışı olduğunu sanıyordum. - Öyleler. | Open Subtitles | ـ أعتقد أن الشِراك غير مشروعة ـ إنها كذلك |
| Beş sefer adam kaçırma teşebbüsü, ve beş kıtada yasadışı muz ticareti yapmak. | Open Subtitles | خمس تهم من محاولة اختطاف. تجارة غير مشروعة في الموز في خمس قارات! |
| Bütün bildiğim yasadışı bir iş yapıyormuş gibi hissettiğimdi. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أنه يشعر بطريقة أو بأخرى غير مشروعة. |
| yasa dışı yollarla karaya çıkan Galyalıları arıyoruz. | Open Subtitles | إننا نبحث عن الغاليين الذين دخلوا بطريقة غير مشروعة |
| Yarı otomatik Performa 900'ü yasa dışı yoldan Kevin Peltier'e satışından. | Open Subtitles | والذي باع بطريقة غير مشروعة مسدس بيرفورما 990 إلى كيفن بيلتر خلسة من صندوق سيارته؟ |
| yasa dışı bahis oynadığını polise söylemezdi herhâlde, öyle değil mi? | Open Subtitles | من الصعب أن يخبر رجل شرطة أنه كان يقوم برهانات غير مشروعة الآن، أليس كذلك؟ |
| Cam pipo taşımak yasa dışı değil. | Open Subtitles | انها ليست غير مشروعة لدينا أنابيب زجاجية |
| yasa dışı silah alım satımı için bir kaç kez toparlamış. | Open Subtitles | لقد أُلتُقِط بضع مرات لشراء وبيع أسلحة غير مشروعة. |
| Her kokain aldığında bu ülkeyi mahveden milyarlarca dolarlık yasa dışı uyuşturucu ticaretine yardımcı olduğunun farkında mısın? | Open Subtitles | في كل مرة تشتري الكوكايين, تساعد في تمويل تجارة مخدرات غير مشروعة بمقدارة مليار دولار والتي تجعل هذا البلد يضعف, |
| O zaman bunları yasal olmayan yollardan elde ettiğini varsayıyorum. | Open Subtitles | فلنفترض ان الأدلة التي تم الحصول عليها بطريقة غير مشروعة |
| Eğer evi illegal parayla aldığınızı tespit ederlerse. | Open Subtitles | لقد اشتريت هذا المنزل بعائدات غير مشروعة |
| Her şeyi vergi kaçakçılığından elde ettiği kanun dışı mülk. | Open Subtitles | من أول حيازة غير مشروعة لسلاح حتى التهرب من دفع الضرائب |
| Gelip gittikçe, dişilerle kaçak olarak çiftleşmeye çalışırlar. | Open Subtitles | إنهم يحاولون انتظار فرصة تزاوج غير مشروعة مع الإناث التي تأتي وتذهب من هنا |
| Evet ama yasak yere park edeceksen neden daha yakına park etmeyesin? | Open Subtitles | أجل ، ولكن إذا كنتِ ستدخلين الحديقة بصورة غير مشروعة ، فلم لا تركنين في مكان أقرب؟ |