| Annem bana bunu okula hazırlar gibi savaş için hazırladı. | Open Subtitles | فأمي قامت بتجهيزي للحرب كما لو كنت ذاهب إلى المدرسة |
| Annem, "Her zaman doktor hiç gelmeyecekmiş gibi gelir" der. | Open Subtitles | فأمي تقول إن الأمر يبدو دائماً كما لو أن الطبيب لن يحضر أبداً |
| Hayır, olmaz. Yanlızca bu akşam için değil. Annem ondan hoşlanmıyor, onun uygun olmadığını düşünüyor. | Open Subtitles | لا , لا أستطيع , الأمر لا يتعلق بهذه الليلة فقط فأمي لا تحبه و لا تعتقد بأنه مناسب لي |
| Aslında değildim, Annem 15'imde şimdikinden uzun olduğumu söyler... | Open Subtitles | ليس صحيحاّ فأمي كانت تخبرني بأني طويلة حين كان عمري 15 أطول كثيراّ من الآن |
| Eğer ilgilenirseniz, Annem, bugün öğlene doğru Aden'e varmış olacak. | Open Subtitles | إذا كان الموضوع يهم أحدكم فأمي من المفترض أن تصل إلى عدن عصر اليوم بتوقيتهم |
| Eğer hak ettiğinden daha düşük bir ilişkiye girerse korkarım Annem ondan tüm ekonomik desteğini çekecek. | Open Subtitles | أنا قلقة يا سيدة داشوود. فأمي ستسحب جميع أمواله وثروته ــ ــ إذا زرع إعجابه في أرض أقل من المستوى الذي هو عليه |
| Annem gerçekten de kendini bana adamış. | Open Subtitles | لذلك فأمي تكرس نفسها لي و أنا أحبها كثيراً |
| Yazık. Annem ördek rostosu yapmıştı. | Open Subtitles | خسارة و فأمي تعد دائماً الكثير من البط المشوي |
| Haklısın. Annem tezgahıyla uğraşıyor. Başka zaman. | Open Subtitles | نعم ، أنت محقة فأمي مشغولة مع منوالها ، ربما في وقت آخر |
| Annem Katolik. | Open Subtitles | فأمي كانت كاثوليكيه وكانت شهرتها كأسم يهودي |
| Saklanın millet, Annem geliyor. | Open Subtitles | عليكن بالاختباء يا رفاق, فأمي في الطريق. |
| Annem de kurduğu tuzaklara fıstık ezmesi koyar sincapları yakalar ve çocukları ısırmasın diye onları nehrin öbür tarafında serbest bırakırdı. | Open Subtitles | لذلك، فأمي إعتادت تنصب فخاخاً بواسطة زبدة الفول السوداني و تقبض على السناجب و تطلق سراحهم بالجانب الآخر من النهر |
| Eve gitmeliyim, Annem çok korktu. | Open Subtitles | يجب أن أعود للمنزل ، فأمي كانت خائفة جداً |
| Ama çok da takmıyorum. Annem şu an Okul Aile Birliği ödül törenine hazırlanıyor. | Open Subtitles | ولكني غير قلق فأمي منشغلة بالتجهيز لمراسم تسلم جائزة |
| Ah, aklıma gelmişken, benim Annem kendi öz evladını terk edip, 20 yıldan fazla başkasının çocuklarına baktı. | Open Subtitles | اه، بالتفكير فى الأمر، فأمي. تخلت عن طفلتها و قامت بتربية أطفال شخص أخر لإكثر من 20 عام. |
| Ah, düşündüm de, Annem beni, yani öz çocuğunu terk etti. | Open Subtitles | اوه، بالتفكير فى الأمر، فأمي تخلت عن طفلتها و هجرتها |
| Çılgınca dördüncü derece istiyordu ama Annem beni doğurdu. | Open Subtitles | و أراد فتى أن يكون جيل رابع من بعده، فأمي أنجبتني أنا. |
| Annem istediğini elde edemezse çekilmez olur. | Open Subtitles | فأمي لن تكون سعيدة عندما لا تحصل على ما تريد |
| Ve bunu tuhaf bulurlarsa sorun yok Annem öldü derim. | Open Subtitles | ولو كن يعتقدن أن هذا أمر غريب سأخبرن أنه ما من مشكلة فأمي متوفية |
| Sadece abimin sorunları var ve o bir mucize, o yüzden Annem de diken üstünde. | Open Subtitles | أنا بخير ولكن أخي لديه بعض المشكلات وهو العبقري ولهذا فأمي في حالة من التوتر |