| Bugün burada, Tanrı'nın çocuklarından Lindsey Elizabeth Farris'in ölümünün derin üzüntüsü içindeyim. | Open Subtitles | أقف اليوم هنا حزينا بشدة لوفاة احد رعايا الله ليندسي اليزابيث فاريس |
| Demek ki yüzbaşıyı kaçıran kişi, onu geri almak için Farris'i izledi. | Open Subtitles | مما يعني انه من قام بخطف فاريس كان يبتعهما لكي يسـتعيد الملازمة |
| Lord Varys'in sebzeli balık sevdiğini sanmam. | Open Subtitles | لا أعتقد أن اللورد فاريس يحب فطائر السمك |
| Lord Varys ve ben dezavantajlarımızın önümüze geçmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | رجال مثلي أنا واللورد فاريس لا نسمح لـ مساوئنا تأخذ أفضل مابنا |
| - Evet, zengin olduk. Varus'a borcumuzu ödeyebileceğiz! | Open Subtitles | بإمكانناأننسددديوننالـ"فاريس" "فاريس سليبتور " هو رجل أعمال في المسلسل |
| Görünüşe göre, Ajan Ferris'in elinde, ajansıyla değil de seninle paylaşmak istediği bilgiler vardı. | Open Subtitles | يبدو ان العميلة فاريس كان لديه بعض المعلومات كانت تريد اطلاعك انت فقط عليها وليس نحن |
| Ya da Dunning'in suç ortağı dikkatler polis baskınındayken Farris'in parasına el koydu. | Open Subtitles | او ان شريك داننيج استخدم هجوم الشرطه كإلهاء لكي يسحب اموال فاريس لنفسه |
| Ajan Lindsey Farris bir iz sürme operasyonundayken yakalandı. | Open Subtitles | العميلة ليندسي فاريس تم القبض عليها اثناء احد عمليات المراقبة |
| Bay Brassel, Ajan Farris'in yeteneği hakkında yorum yapacak kadar... | Open Subtitles | سيد براسل .. من غير المقبول ان تحكم على العميلة فاريس |
| Bizim amacımız, Bay Brassel, Ajan Farris'i kurtarmaktı. | Open Subtitles | مهمتي سيد براسل كانت احضار العميلة فاريس |
| Eğer kusura bakmazsanız, gidip Bay ve Bayan Farris'e, kızlarının, kafasındaki I-95 yüzünden öldüğünü haber vermek zorundayım. | Open Subtitles | والان اعذروني يجب ان اخبر السيد والسيدة فاريس بان ابنتهم توفت نتيجة حادث اصابها في راسها |
| Ajanlar, Farris'i bir yıl içinde gören, tanıyan hatta üstüne hapşırmış herkesin kapısını çalacak Mollvaney. | Open Subtitles | أريد من كل العملاء الموجودين لديك مولفاني أن يبحثوا عن كل شـخص قابله فاريس |
| Fısıltıları sadece Varys duymuyor. | Open Subtitles | فاريس ليس هو وحده من يستطيع سماع الهمسات. |
| Lord Varys ne kadar kötüyse, Qyburn daha da kötü. | Open Subtitles | كما كان اللورد فاريس سيئا فإن كايبورن سئٌ |
| Kızın nerede olduğunu Varys'e sorabilirsiniz. Size bir yanıtı olacaktır. | Open Subtitles | يمكنك سؤال (فاريس) عن مكانها فسيكون لديه جواب لك .. |
| Varys, yaşamaya değer olduğunuza beni ikna edene kadar hayattan ümidimi kesmiştim. | Open Subtitles | لقد تخليت عن الحياة (حتى أقنعني (فاريس أنكِ قد تستحقين العيش لأجلك |
| Varys aynı görüşte değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما قاله فاريس |
| Böyle bir lütuf için Varus hünerinden çok etkilenmiş olmalı. | Open Subtitles | لكسب مكانة كهذه لابد و ان (فاريس) أعجِب ببراعتك. |
| Karım ve dostu Gaia, kasabanın yakıcı güneşi altında sevgili Varus'la karşılaşmış. | Open Subtitles | زوجتى و ضديقتها (جايا) جاءوا لمُقابلة (فاريس) الطيب فى المدينة تحت أشعة الشمس فى الظهيرة. |
| "Bir Bayan Melville gerilimi... yazanlar, James Ferris ve Ken Franklin." | Open Subtitles | " أطروحة السيدة " ميلفين تأليف : " جيم فاريس وكين فرانكلين " |
| Sana söyleyeyim, Bayan Ferris, dünyadaki en kötü aşçıyım. | Open Subtitles | صدقيني أنا أسوأ طبخ " في العالم سيدة " فاريس |
| Ortadaki engeli yarıp geçmek için Varis'i kullanacağını tahmin bile edemezdim... | Open Subtitles | "أغلب الظن أنه سيستخدم الـ"فاريس ليخترف العوائق التي في المنتصف |
| Bilmelisin ki annem, Bayan Ferrars, onunla ilgili büyük umutlar besliyor. | Open Subtitles | عليك أن تعلمي أن أمي,السيدة فاريس لديها آمال عالية لأخي |
| İngiliz uçakları yarın sabah saat 10'da Vaires'yi vuracaklar. | Open Subtitles | الطائرات البريطانيه ستقصف الحظيره فى فاريس فى العاشره صباح باكر |
| - Buna memnuniyetle razı olurum. Ancak yalnızca Cossinius ve Furius tehlike arz etmediği vakit. | Open Subtitles | وهو لشيء سأباركه بعد أن يسقط كلا من (كوسينياس) و(فاريس) |
| Ajan Verras, yanına bir saldırı timi al. | Open Subtitles | (أيهاالعميل(فاريس.. خُذ فريق قتال، إذا أمكن |