| Ama kapıda bir koruma büyüsü var. açmak tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | لكنْ هناك تعويذة حماية على الباب وقد يكون فتحه خطيراً |
| Nefesini tut, ben polisleri çağırırken Aç onu | Open Subtitles | توقف عن الثرثرة، حاول فتحه بينما أستدعي رجال الشرطة |
| Cassandra, tekrar içime gir. Doktor kapıyı açabilir. | Open Subtitles | عودي إلي يا كاساندرا، وسيتمكن الدكتور من فتحه |
| Bir tane vajina deliği var sanırdım ama içinde iki delik daha varmış. | Open Subtitles | انا طوال المده أحسب انه هناك فتحه واحده واثنان من الفتحات المختلفه للأخراج |
| Sonra; hikâyenin kalanında, katil dolaba gitti kilidi açtı, İngiliz anahtarını aldı sonra biz, salona geçen geçiti keşfettik ve motorcuyu ölü bulduk. | Open Subtitles | لنكمل القصة ، ذهب القاتل إلى دولاب الأسلحة فتحه و أخذ المفتاح ثم وجدنا الممر لغرفة الجلوس و وجدنا السائق مقتول |
| İlk yapmanız gereken, açmaya çalıştığınız kapıya uyacak bir anahtar bulmak. | Open Subtitles | أولاً عليك أن تجد المفتاح الذي يناسب القفل الذي تريد فتحه |
| Teknik olarak o savaş suçlusu değil, dava yeniden açıldı. | Open Subtitles | فنيا هو ليس مجرم حرب حيث ان التحقيق اعيد فتحه |
| Elleriyle inşa ettikleri açık çiftçi pazarının yaz sonunda yapılacak kurdele kesme töreni ise yıl sonu sınavı yerine geçebilir. | TED | و حفل قص الشريط في آخر الصيف حين قد بنوا سوق الحراج و تم فتحه للعامة, هذا هو الاختبار النهائي. |
| Eğer açmak istedikleri kapıyı açılmış gibi gösterirsek. | Open Subtitles | إن تمكنا من معرفة ماهو الباب الذي يريدون فتحه |
| Belki şöyle yatağa uzanıp açmak istersin. | Open Subtitles | أنت تريد ذلك , ربما عليك فتحه بعد الهرب من هنا نعم , نعم , نعم |
| Açamayız. Kapı basınçlandırılmış ve açmak sadece içeriden mümkün. | Open Subtitles | لا يمكننا، إنه مضغوط بالفعل ولا يمكن فتحه سوى من الداخل. |
| Nerede istersen açarsın. İstersen caddenin karşısına Aç. | Open Subtitles | يمكنك فتحه في أي مكان تريده بجانب الشارع إذا أردت |
| Aç onu, altı tane koy. | Open Subtitles | .. عليك فتحه ، وضع ستة بالداخل |
| Hatta bu stajyer olayı sana yepyeni bir beleş iş gücü kapısı açabilir. | Open Subtitles | في الحقيقة، المُـتدرب قد يفتح فتحه لعالم جديد من الأعمال لأجلك |
| Sen de parmaklıklarda bir delik açacaksın. Patlayıcı ekibi ise... | Open Subtitles | ستقومون بعمل فتحه فى السياج ... مجموعه التدمير ستتكون من |
| Toplantıya dönmeden önce, Grace'in geldiği gece açtığı çekmeceyi açtı. | Open Subtitles | قبل العودة الى الأجتماع في تلك الليلة توم فتح درج مكتبه الصغير الذي قد فتحه في ليلة قدوم غرايس، |
| deliği olmayan yüzük gibi veya küp şeklinde bir top gibi! Anladın mı? | Open Subtitles | مثل حلقه بدون فتحه و كوره مربعه هل فهمتى ؟ |
| - En azından kimse açmaya çalışmaz. | Open Subtitles | حسنا، على الأقل بهذه الطريقة لن يحاول أحد فتحه. |
| Hem nalbur da tekrar açıldı. | Open Subtitles | والمحل المختص ببيع هذه الأشياء تمت إعادة فتحه مجدداً |
| Peki sen neredeydin, aptal kafa? Kapıyı hep kapalı tuttum, ama o hep açık bıraktı. | Open Subtitles | لقد أبقيت الباب مغلقاً ولكنها استمرت في فتحه |
| Kesesi kapanmaya başlamıştı, ama açmayı başardık. | Open Subtitles | . كيسه بدأ يغلق , لكننا كنا قادرون على إعادة فتحه |
| Şöminede erimiş bardak damlaları var ve bu viski son zamanlarda açılmış. | Open Subtitles | هناك كُريّات من كوبٍ في الموقد، وهذا الويسكي قد تمّ فتحه مُؤخراً. |
| Biri açmış olsa gerek. | Open Subtitles | يجب أن يكون هنالك شخص آخر قد فتحه |
| Kapıcı bekliyorken televizyonu açtığını söyledi çünkü o sırada astronotlar ayın arka yüzüne geçiyordu, merak etmiş. | Open Subtitles | ، البواب فتحه بينما ينتظر لأن رجال الفضاء ذهبوا لحظتها ... خلف القمر |
| İşte o anda... tam başımın üstünde, kocaman... büyük bir karadelik açılıyor. | Open Subtitles | وعندما يحدث ذلك تظهر فتحه كبيره سوداء تتشقق فوق رأسى |