| Adımı gördüm, buraya geldim, sana söyledim, tebrikleri kabul ettim. | Open Subtitles | لقد رأيت إسمي فجئت إلى هنا لأخبرك وأحضى بوجبة خفيفة |
| Nakil mekiği ile görsel temas sağladığımızı duydum, doğrudan buraya geldim. | Open Subtitles | سمعت أننا تلقينا إتصالات مرئية مع الناقلة, فجئت هنا على الفور |
| Karanlık basar basmaz böyle birşey yapmayın demeye geldim. Ben... | Open Subtitles | فجئت إلى هنا فور حلول الظلام لأخبرك بأنه لا يجب أن تفكري في شيء كهذا |
| Annem ve babam sadece beni sorguya çekiyordu, benim de... nefes almaya ihtiyacım vardı sonra da buraya geldin | Open Subtitles | ذهبوا للشواء واحتجت بعض المساحة فجئت هنا |
| Garrity burada olduğunuzu söyledi. Size katılayım dedim. | Open Subtitles | جاريتتي قال إنكم جميعا هنا فجئت للانضمام للحفلة |
| Neler yaptığına bakmaya geldim. Sana iyi haberlerim var. | Open Subtitles | فجئت لأطمئن عليك و لدي لك أخبار مُفرحة.. |
| Başbakan hep geç saatlere kadar çalışıyor, bir yorum almaya geldim. | Open Subtitles | رئيسة الوزراء دائما تعمل لساعة متأخرة فجئت بحثا عن تعليق |
| Eve geldim, kasetleri izledim, bir baktım tuhaf bir ayin gibi... | Open Subtitles | فجئت ونظرت إلى الشريط، وكان هناك ذلك الغموض |
| Nereye gideceğimi bilemedim. Ben de buraya geldim. | Open Subtitles | لم أعرف مكانا آخر أذهب إليه فجئت إلى هنا |
| Haberi duyar duymaz, aceleyle geldim. | Open Subtitles | لقد سمعت بالأخبار فجئت بأسرع ما يمكن |
| Haberleri duyunca olabildiğince çabuk geldim. | Open Subtitles | لقد سمعت بالأخبار فجئت بأسرع ما يمكن |
| Seni almam için beni aradın. Ben de geldim, seni götürdüm. | Open Subtitles | طلبت مني أن أوصلك فجئت و قمت بتوصيلك |
| Yapacak daha iyi bir işim yoktu ve gel demiştin, bilirsin ben de geldim. | Open Subtitles | لم أجد عملاً أفضل وطلبت مني المجيء فجئت |
| Sana her şeyi anlatmak için geldim. | Open Subtitles | فجئت لأخبركِ بكل شيء |
| Ben geldim çiçekleri vermeye. | Open Subtitles | فجئت لأعطيكى الزهور |
| Ara verildi, partiye geldim. | Open Subtitles | نحن في استراحة فجئت إلى حفلة |
| Durumumun iyileştiğini duydun ve sadaka için mi geldin? | Open Subtitles | نقود؟ أسمعت أني ناجح فجئت تطلب صدقه؟ |
| Nagasaki'den onca yolu bu yüzden mi geldin? | Open Subtitles | فجئت إذن قاطعا المسافة الطويلة من (ناجازاكي)؟ |
| Benim ofisime geldin ve... | Open Subtitles | ...فجئت إلى مكتبي |
| Günümün tadını çıkarıyorum. Havuzda biraz stres atayım dedim. | Open Subtitles | كان يومي سيئاً فجئت لأهدئ نفسي في الحمام |
| Ona baktığımı gördü ve bunu düşürüp kaçtı. | Open Subtitles | رأى أنني أنظر إليه أسقط هذه وجرى، فجئت أعطيها لك |